Erken Cumhuriyet Posts

“İki Türkiye” nasıl ayrıştı ve kutuplaştı?

 

Yukarıdaki ifade aynen M. Şükrü Hanioğlu‘nun bugünkü yazısının (Sabah, 30.07.2017) başlığı. Sözkonusu yazının bazı satırlarını alıntılayarak bu değerli akademisyen ve entelektüelin bu konudaki bilgi ve düşüncesinden istifade edilmesini amaçladım.

M. Şükrü Hanioğlu’nun, kendisiyle yapılmış söyleşilerden ve yazılarından derlediğim bazı sözleri

 

Hâlen Princeton Üniversitesi’nde (ABD) çalışan, Geç Osmanlı dönemi tarihi alanında dünyanın en önde gelen akademisyenlerinden ve 19. yüzyıl entelektüel tarihinin en önemli kaynakları olan eserler ve makalelerin sahibi M. Şükrü Hanioğlu‘nun, kendisiyle yapılmış söyleşilerden ve yayınlanmış yazılarından seçerek derlemiş olduğum bazı sözlerine, düşündürücü değerde bulduğum için, tek tek kaynak belirtmeksizin, burada yer vereceğim.

“Sultan II. Abdülhamid’e Yeni Bakışlar”

 

Entelektüel yanı da güçlü, değerli ve seçkin akademisyenlerimizden M. Şükrü Hanioğlu’nun, aylık Derin Tarih dergisinin Aralık 2016 sayısının eki olarak yayınlanan geniş bir makâlesi çıktı. Bu makâlenin başlığını bu yazıya da başlık olarak alıntıladım.

Onun bu değerli yazısından, sadece bazı alıntılar sunmak sûretiyle, merak ve ilgi duyacakların haberdâr edilmesine mütevazı bir katkım olsun istedim.

“Tarihler, semboller ve merasimler”

 

M. Şükrü Hanioğlu‘nun bu günkü yazısının(Sabah, 01.05.2016) başlığı böyle.
Türkiye’de uzun süre tekelci biçimde üretilen “tarih” ile onun “dönüm noktaları” olarak kavramsallaştırdığı toplumsal hatıra duraklarının sorgulanmasının “sembol” ve “anma“lar üzerinden yapılan çatışmanın ivme kazanmasına neden olduğu tespitiyle başlıyor.