eşref-i mahlukat Posts

Şiir üzerine İsmet Özel’in bir yazısından alıntılar

 

“ÖZÜYLE SÖZÜYLE KİSVESİ VE KARAKTERİYLE ŞİİR: DİKKAT PATLAYABİLİR! (patlamayabilir de)” başlıklı, İsmet Özel’in
“TÜRKÜM DOĞRUYUM İNTİKAMIM ÜLKEMDİR” adlı, TİYO Yayından çıkmış, 1. Baskısı Aralık 2019 olan kitabında(s.191-194) yer alan bir yazısı bu. Birkaç yerinden alıntılamalarla bu yazıdan haberdar edeceğim haberi olmayıp da bu yazıyı kaderde varsa okuyacak olanları.

Şair Barbara Guest’in şu sözüne yer veriyor şair ve yazar İsmet Özel yazıya başlamadan: “The poet is not there to share a poetic communication, but to stimulate An imaginative speculation on the nature of reality.” Tercüme edersem naçizane, bu şair şunu ifade etmiş oluyor: “Şiir bir şâirâne iletimi paylaşmak değildir, fakat gerçekliğin tabiatı üzerine tasavvurî bir kurguyu teşvik etmektir.”

Gelelim kıymetli şair ve yazar İsmet Özel’in bu yazısından alıntılamalara.

Ne demişti Baudelaire? “Ekmek yemeden üç gün hayatta kalabilirsiniz; şiirden mahrum kalarak bir gün bile yaşayabilmeniz imkansız ve bunun aksini herkim iddia ederse hata içindedir: Hataya düşenlere ‘kendini bilmezler’denir.”

Mustafa Kutlu’nun “Kalbin Sesi” kitabından ve bugünkü gazete yazısından alıntılar…

 

Mustafa Kutlu, güncel olarak kitaplarını ve yazılarını izlediğim nâdir yazarlar(ım)dan biri. Şu son yıllarda iyice azaldı yazılarını, kitaplarını merak ettiğim, okumaya can attığım yazarlar(ım). Onun için günümüzden izlemekte olduğum yazarlar nezdimde çok kıymetli. Daha çok okuduğum kitaplar 12.-13. ve izleyen yüzyıllarda telif edilmiş ve harf inkılâbından önce Türkçeye tercüme edilmiş, 1990’lı yıllarda da latinize olarak günümüz Türkçesiyle yayına hazırlanmış ve / veya yine o asırlara âit olan ve son 15-20 senedir doğrudan günümüz Türkçesine çevrilmekte olan eserlerdir.

Mustafa Kutlu’nun “Kalbin Sesi Bir Hicret Risalesi” adlı, Deneme türünde, Dergâh Yayınları’dan 2. Baskısı Haziran 2019’da çıkmış kitabının yedi yerinden alıntılar sunacağım.

“Hayatın manâsı Âmentü’ye inananlar için ne müphemdir, ne de muğlak. Yine de gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: “Ne yapmalı?” Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç hakîmin hükmünde hata aranmaz: kalbin, kaderin, ölümün.” (“SUNUŞ” başlıklı bölümden, s.5)

“Hiçbir şey ‘boşuna’ yaratılmamıştır. Yaratıkların her birinin kendine göre bir kabiliyeti, özelliği bulunur, DNA ve genlere kadar. Şu an insanoğlunun bilebildiği her şeye kadar, ki bu ‘bilme ve seçme’ de yine Allah’ın takdiri iledir. Her saniye, her an bu böyledir. Sadece insan ne yaptığını-yapacağını bilir, Cenab-ı Hak ona ruh, nefis, kalb,irade ve akıl vermiştir. O eşref-i mahlukattır. Dünyaya gelişi bir imtihan sebebiyledir.” (s.12)