feyz Posts

Biri bir kitaptan, diğeri bir gazete yazısından iki alıntı

 

Muhyiddin İbn Arabî‘nin eseri Fusûsu’l-Hikemin Ahmed Avni Konuk tarafından yapılan tercüme ve şerhinin latinize olarak Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve Dr. Selçuk Eraydın’ın yayına hazırlamış oldukları dört cildinden “Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-I (7. baskı, M.Ü.İ.F.V.Y., İstanbul, 2017) s.94’den, daha da kolay anlaşılması için bazı kelimelerin bilinen karşılıkları verilerek yapılan alıntı:

“Bilinsin ki salât Allah tarafından rahmet, melekler tarafından istiğfar, ve kul tarafından duâ ve huzû’dur(tevazu’, alçak gönüllülük). İlâhî rahmet her şeyin isti’dâdı ve talebi hasebiyle o şeye ilişir. Dolayısıyla rahmet, âsîler ve günahkârlar üzerine Hak tarafından afv ve mağfiret ile tecellîdir. Ve afv ve mağfiretten sonra kul cennetle nimet ve varlık içinde olur. İtaatkâr ve sâlih olanlar üzerine cennet ve rızâ ve likâ (kavuşma, görme) haktır ki, bunlar da gözler görmedik, kulaklar işitmedik ve beşer kalbine hatıra gelmedik ilâhî nimetlerdir.

Geçmişin anlamıyla irtibatı gerçek bir insan, Derviş Kanunî Cüneyd Kosal bu dünyadan göçtü

 

Gökhan Özcan‘ın yazısıyla haberdâr oldum bu ölümden. İtiraf edeyim, yakından tanımıyordum kendisini ve dolayısıyla sıkı bir şekilde izlemedim faaliyetlerini. Belki çok kimse de benim durumumdadır. Maalesef hâlimiz bu. Allah rahmet ve mağfiret eylesin; şuuru ve idrâkiyle yapıp ettikleri, Gökhan Özcan’ın deyişiyle “geçmişle can bağı olan” bu insanın ebedî hayatı için yararlı olur inşâAllah. Bu yazıdan alıntılar sunacağım ama baştan belirteyim, yazarın beni en çok etkileyen ve düşündürücü bulduğum tesbiti (bold karakterde yazarak belirtmiş olduğum) şu cümlesinde: “(…) Dolayısıyla geçmişle gerçekten irtibatlı olanların toplumun ekseriyetiyle irtibatı hep sınırlı kaldı.”