Fransa Posts

Bernard Lewis’in ölümü üzerine M. Şükrü Hanioğlu’nun yazısı

 

M. Şükrü Hanioğlu‘ nun dünkü yazısını okurken öğrendim öldüğünü. “Bernard Lewis’in ikili mirası” idi o yazının başlığı. Bununla, bir yanıyla onun bir akademisyen olarak önemli gördüğü eserlerini ve diğer yanıyla başta Ortadoğu olmak üzere bölgeler ve uluslar arası siyasette etkili oluşuyla birlikte ortaya çıkan doktrinini kasd ettiği anlaşılıyor. Beş cümle seçtim söz konusu yazıdan, onları alıntılıyorum.

“İki Türkiye” nasıl ayrıştı ve kutuplaştı?

 

Yukarıdaki ifade aynen M. Şükrü Hanioğlu‘nun bugünkü yazısının (Sabah, 30.07.2017) başlığı. Sözkonusu yazının bazı satırlarını alıntılayarak bu değerli akademisyen ve entelektüelin bu konudaki bilgi ve düşüncesinden istifade edilmesini amaçladım.

Üç gazete yazısından üçer cümle

 

*Mahmud Erol Kılıç’ın “Halep ve Mevlâna” başlıklı yazısından:

“(…) Nasıl İşid’in yaptığı insanlık dışı vahşeti tel’in etmeyen Sünnileri ve buna arka çıkan alimleri daha evvel tenkit etmişsem şimdi de Halep’teki masum insanların aynı vahşilikle katledilmesine bir ses çıkarmayan ve hatta kendilerine göre tevillerle haklı göstermeye çalışan Şiileri ve onların din alimlerini aynı şiddette tenkit ediyorum.”

“Laikleşemeyen laiklik”

 

Başlıktaki ifadeyi M. Şükrü Hanioğlu’nun bugün çıkan yazısının (Sabah, 08.05.2016) başlığı olarak alıntıladım. Bu yazıyı, bazı alıntılarla, merak duyabilecekleri haberdar etmek ve yazarın “laiklik ile inanç özgürlüğü arasındaki hassas dengenin nasıl korunacağı ve dinî alanın kimin tarafından düzenleneceği konularında düğümlendiğini” düşündüğü “aslî sorun”un yaygınca anlaşılmasına katkıda bulunmak niyetiyle paylaşmak istedim.