gelenek Posts

Pazar günleri gazete yazılarını merakla beklediğim iki isim: Mahmud Erol Kılıç ve M. Şükrü Hanioğlu

 

Bu iki yazar her hafta sadece Pazar günü yazıyorlar ve ben başlıkta da belirttiğim gibi onların yazılarını merakla bekliyorum; tabii ki o gün o sıradışı iki yazıyı dikkatle ve heyecanla okuyorum. Yazılarda yansıyan ciddiyet ve titizlik bu iki yazarın her yazısı için sözkonusu.

Önemsediğim bu günün iki gazete yazısından üçer alıntı

 

Mahmud Erol Kılıç’ın “Geleneksel tohum kendini üretir” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 29.01.2017):

“(…) O kavramların ilk vaz edildikleri yerler (evvele mâ vudi’a) yani ‘ana tohum’ bilinmesi gerekir ki ondan türetilenler de bilinsin. (…)”

İki gazete yazısından alıntılar…

 

Süleyman Seyfi Öğün’ün “Katı olan her şey buharlaşır da…?” başlıklı yazısından:

“Kelimeler”

 

Süleyman Seyfi Öğün’ün bu günkü yazısının başlığı bu. Bu memleketin insanlarının “kelimelerle” sorunlu olduğu kanaatinin kendisinde artık derinleşmekte ve yerleşmekte olduğunu belirtiyor.

Başkanlık sistemi tartışmalarına önemli bir katılım: M. Şükrü Hanioğlu’nun yazısı

 

Başkanlık sistemi tartışmaları sürecinde ciddî ve akademik-entelektüel düzeyde bir yazıyla karşı karşıyayız. Her yazısı ile kıymet yönünden dikkat çekmesi ve istisnai bir köşe yazarı olduğunun anlaşılması gerektiğini düşündüğüm M. Şükrü Hanioğlu bu günkü yazısında (“Sistem ve gelenek”, Sabah, 15.05.2016), “Türkiye’nin soğukkanlı biçimde, fayda-maliyet analizleri yaparak tartışması gereken ‘sistem’ tercihi alanında ‘gelenek’ten kaynaklanan bir zorunluluk bulunmadığının” gözönüne alınması gereğine vurgu yapmakta.