gerçek Posts

“Bu enformasyon kalabalığı arasında yalın anlamları özlemeye vaktimiz olacak mı?”

 

Gökhan Özcan’ın bu günkü, beni gerçekten çok etkileyen yazısından (“Gelişigüzel sorular” başlıklı yazı, Yeni Şafak, 25 Şubat 2019) bir cümleyi bu yazıya başlık yaptım. Yazarın “Hangi hakikate ne zaman teslim olacağımızı” yürek yakıcı bir tarzda sorduğu bu değerli yazısının birkaç yerinden alıntılar sunmakla yetineceğim; onun sözleri açıklamaya, yorumlamaya gerek duyurmayacak kadar anlaşılır, düşündürücü, etkileyici bulunacaktır iyi yazıya ihtiyaç duyanlarca.”

Gökhan Özcan: “Günümüzün teknolojik imkanları, herkese kendini dahi sanma imkanını tanıdı.”

 

Gazetelerde düşünce, bilgi, hikmet ağırlıklı okumaya değer yazı bulma imkânının son derece zor veya kısıtlı olduğu bir dönemde olduğumuz fikrindeyim. Diyebilirim ki gazetelerde bazı günler en fazla üç yazı bulabiliyorum okuma ihtiyacıma cevap verecek; bazı günler ancak bir veya iki yazı oluyor, bazı günlerde de okuyacak yazı bulamıyorum. Bu durum böyleyken, her yazısını okumak istediğim yazar sayısı da dördü geçmiyor.

Bilim, siyaset ve hakikat… İki gazete yazısından kısa alıntılar

 

Carl Gustav Jung’un her bir çakıl taşının biricikliğine dair meşhur ve yine de hatırlanmaya muhtaç sözü: “Bilim bir plajdaki tüm çakıl taşlarının ortalama büyüklüğünü hesaplayabilir, ama belki de o plajda o büyüklükte tek bir taş yoktur”

Son günlerde okuduğum gazete yazılarından birer cümle…

 

“(…) Önemli olan ‘Batılı‘ kimliği sahiplenmenin ‘evrensel değerleri benimseme‘ anlamına gelmediğinin görülmesidir. (…)” (M.Şükrü Hanioğlu)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2017/05/07/ortadogululuktan-batililika-kimlik-seruvenimiz

Popüler imajlar üzerinden konuşulup tartışılan ve kavranan meselelerle gidişat nereye?

 

“(…) Her mesele, her hareket, her tarihi şahsiyet, her fikir, popüler imajları üzerinden konuşulup tartışılıyor ve ancak o kadar anlaşılıyor. Bu imajların meselenin gerçeğiyle ilişkisi çok yüzeysel ve çarpıtmalara açık… Dolayısıyla her mesele aslından uzak bir yerde kavranıyor ve bu gayretlerin tamamı nihayetinde zihinsel bir birikime değil, zihinsel bir perdelenmeye kapı açıyor. (…)” (Gökhan Özcan’ın, Yenişafak’ta 16 Şubat 2017 günü çıkan “Kuruntuların kırıntıları” başlıklı yazısından bir bölüm)
http://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/kuruntularin-kirintilari-2036211