Gazete yazısı deyip geçmeyin, işte o yazılardan ikisinden bazı alıntılar…
“İstemem nakl-i cenâzemde çeleng-ü âhenk
Debdebeyle gidilir sâha değildir makber
Orası medhalidir bârigeh-i Mevlâ’nın
Kapısından içeri aczile girmek ister.
İyi yazı, iyi konuşma ararız ya kimilerimiz, Gökhan Özcan’ın yazıları bu niteliktedir. Kendisini sadece yazılarından tanırım ve iyi tanıdığımdan eminim. Samimidir, dürüsttür, temel kaygısı ve derdi bellidir. Yazıları bunu yansıtır. 7 Nisan 2016 günü çıkan yazısından sonra en azından bir yazısını daha okumayı umuyordum ama nasılsa ve nedense bu arada başka yazısı çıkmadı. 7 Nisan tarihli yazısı ise nâdiren kaleme aldığı türden bir yazı. Alışık olduğumuz tarzda bir yazı bu ama Gökhan Özcan’ın yazısı. Çoğu yazısının yansıttığını yansıtıyor yine. “Tanımlanmış zeka tuzaktır!” başlıklı bu yazısına, bazı alıntılar sunmak sûretiyle, dikkat çekmeliyim.
Gökhan Özcan‘ın 5 Şubat 2015 tarihli bir gazete yazısının başlığıydı bu. Aynı gün ben de Radikal Blog için “Gökhan Özcan’ın yazısından sözler…” başlığıyla söz konusu yazıdan bazı sözleri derleyerek bir yazı oluşturmuştum ve o yazı 22 Mart 2016 tarihinden bu yana aktif olmadığı söylenebilecek ve bu günlerde iyice kapandığı anlaşılan Radikal’in Blog yazıları arasında o tarihte yayınlanmıştı. O yazımı burada da biçimsel bir değişiklikle, baş tarafına ve sonuna birer not ilavesiyle ve Gökhan Özcan’ın söz konusu yazısının başlığıyla (elbette tırnak arasında) yayınlıyorum.
İzdiham dergisinin Şubat-Mart 2016 /21. sayısında çıkan Gökhan Özcan‘ın “Dünden Önceki Yarın” başlıklı yazısından bir bölümü alıntılayacağım. Düşünelim, olabilirse, diye.