hadis-i şerif Posts

Mustafa Kutlu’nun “Hatasız kul olmaz” başlıklı yazısından alıntılar

 

Yazarın Yeni Şafak gazetesinde çıkan 20 Mayıs 2020 tarihli bu yazısından yaptığım alıntılamalar ve verdiğim link, yazının kıymetinden ötürü azıcık da olsa daha çok kişinin okumasına mütevazı bir katkı olsun diyedir.

“Orhan Gencebay ile anılan arabesk müziğinin sözleri çokluk halkın inanç ve değerleri ile örtüşüyordu (Fevkalâde kabul görmesinin sebeplerinden biri de budur). Yazımıza başlık olarak seçtiğimiz unutulmuş parça bunlardan biridir. (…)
Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Kim bir Müslüman kardeşinin ayıbını araştırır, kusurunu ortaya koyarsa, kıyamet gününde Allah onun ayıbını ortaya koyar. Kim bu dünyada bir Müslüman kardeşinin ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.”
(…)
Hicap etmek (veya duymak) aynı zamanda hayâ etmek demektir. “Hayâ”nın mânaları şunlardır: 1. Utanma, sıkılma duygusu. 2. Allah korkusu sebebi ile kötü, ahlâk dışı ve günah olan şeylerden kaçınma. 3. Ahlâk kaidelerine bağlı olma. Edeb, ar, namus.

İki kitaptan ve bir gazete yazısından alıntılar

 

(Kitaplar: (1) Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi- IV, s.377-380 arasından iki alıntılama, müellif: Muhyiddin İbn Arabî, tercüme ve şerh: Ahmed Avni Konuk, yayına hazırlayanlar: Prof. Dr. Mustafa Tahralı– Dr. Selçuk Eraydın, MÜİFV Yayını; (2) Fusûsu’l- Hikem’in Sırları, s. 93-94’den bir alıntılama, müellif: Sadreddin Konevî, Çev.:Ekrem Demirli, Kapı Yay.) (Yazı: 7.11.2019 tarihli Yeni Şafak’ta çıkan Gökhan Özcan‘ın Ceketimin iç cebi başlıklı yazısının birkaç yerinden alıntılar)

Yukarıda belirtilen sıraya göre, kitaplardan tıpatıp olmayan (kolay okunabilmesi ve anlaşılabilmesi için bazı kelimeler yerine onların karşılıklarının konulduğu ve ifade biçimlerinde küçük değişiklikler yapıldığı) alıntılamalar ve gazete yazısının birkaç yerinden aynen alıntılar sunulmuştur.

“Namazın kapsadığı sırlar vardır ki, o sırlar sebebiyle namaz, (S.a.v.) Efendimize sevdirilmiştir. O sırlar da, bir hadîs-i kudsîde beyan buyrulduğu üzere, âlemin izâfî varlığı, ilâhî sevgiden ibâret olan Hakk’ın akledilebilir hareketinden meydana geldiğinde, o hareket, âlemi, izâfî yokluk olan ilmî hakîkatler mertebesinden izâfî varlık mertebesine taşıdı. Ve bu akledilebilir hareket de üç yön ile gerçekleşti: Birisi kâinatdan(cosmos) ibâret olan süflî âlemin îcâdı için meydana gelip yukarıdan aşağıyadır. Ve bu hareket tersine dönme(baş aşağı) hareketidir. Diğeri ilâhî isimler için gerçekleşen doğru hareketdir ki aşağıdan yukarıyadır. Zîrâ süflî âlemin varlığı olmadıkça ilâhî isimler görünür olmaz. Üçüncüsü o ikisi arasında olan ufkî(yatay) hareketdir. Bu da insan âleminin îcâdı için olan hareketdir. Zîrâ insanın ortaya çıkması süflî âlemle esmâî âlem arasında gerçekleşir. Ve namaz bu üç hareketi toplayıcıdır. Şöyle ki musallînin (namaz kılanın) namazda kıyam(ayaktaki) hâli doğru hareket; rükû’ hâli yatay hareket; ve sücûd hâli de başaşağı hareketdir. Bu hareketlerden her birisi süflî âlemde var olan bir tür mahlûkun zâtî hareketidir ki, bunlardan insanın hareketi doğru, hayvanınki yatay ve bitkininki başaşağıdır. Cemâdın(‘donuk’ diyorlar birileri) kendi zâtından bir hareketi olmadığı için bunlardan birinin nisbeti mümkün değildir.” (s.377)

Abdülkerîm el-Cîlî’nin İnsân-ı Kâmil adlı eserinden ‘hayâl’ hakkında birkaç satır alıntı

 

Abdülkerîm el- Cîlî’nin (d.H.767/M.1365- v.H.832/M.1428) en ünlü eseri olan “İnsân-ı Kâmil”in (Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun, Yayına Hazırlayanlar: Yrd.Doç. Dr.Selçuk Eraydın-Ekrem Demirli-Abdullah Kartal, İz Yayıncılık, 4. Baskı; İstanbul, 2015) Elliyedinci Bâb’ını oluşturan “Hayâl Hakkındadır” bölümünden birkaç satır alıntı sunacağım.

Cenâb-ı Hak seni muvaffak etsin, şunu da bil ki, hayâl, vücûdun(varlığın) aslı ve Ma’bûdun kemâl-i zuhûrunun kendisinde hâsıl olduğu zâtından ibârettir.

Merhûm Babanzâde Ahmed Naim Bey’in yayına hazırlamış olduğu bir eserden…

 

“Bana dua ediniz ki, istediğinizi vereyim. Dua ile olsun ibâdet etmekten yüksünenler, sonra zelîl ve hakîr olarak Cehenneme girecekler. (Gâfir, 40/60)

Sadreddin Konevî hazretlerinden sözler

 

13. yüzyılda yaşamış (d.1210-v.1274), tasavvuf düşüncesine kazandırdığı boyutlar ve kendisinden sonraya etkileriyle çok önemli bir sûfî-düşünür olarak bilinen, çocukluğundan itibaren İbnü’l-Arabî’nin tasavvuf terbiyesi altında yetişmiş Sadreddin Konevî hazretlerinin İlahi Nefhalar adıyla dilimize çevrilmiş eserinden (Çeviren: Ekrem Demirli, Kapı Yayınları, 1. Basım: Mayıs 2015, ISBN: 978-605-5147-10-5) bazı sözler aktaracağım.