hakikat Posts

“Bu enformasyon kalabalığı arasında yalın anlamları özlemeye vaktimiz olacak mı?”

 

Gökhan Özcan’ın bu günkü, beni gerçekten çok etkileyen yazısından (“Gelişigüzel sorular” başlıklı yazı, Yeni Şafak, 25 Şubat 2019) bir cümleyi bu yazıya başlık yaptım. Yazarın “Hangi hakikate ne zaman teslim olacağımızı” yürek yakıcı bir tarzda sorduğu bu değerli yazısının birkaç yerinden alıntılar sunmakla yetineceğim; onun sözleri açıklamaya, yorumlamaya gerek duyurmayacak kadar anlaşılır, düşündürücü, etkileyici bulunacaktır iyi yazıya ihtiyaç duyanlarca.”

Allah’ın İblîs’e insan hakkında seslenişi

 

Muhyiddin İbn Arabî’nin Arapçadan Türkçeye Ahmed Avni Konuk tarafından Tercüme Ve Şerhi yapılmış (1925) olan “Tedbîrât-ı İlâhiyye” adlı eseri, latin harfleriyle ve günümüz Türkçesiyle Mustafa Tahralı tarafından yayına hazırlanmış ve basılmış olarak 1991’den bu yana yeni baskılarıyla istifadeye açık önemli bir eser. Bu eserin bendeki 6. Baskısından(2013) başlıkta ifade ettiğim anlamda bir bölümü biraz daha sadeleştirerek (daha da kolay okunur ve anlaşılır kılmaya çalışarak) aktaracağım:

“İlim” hakkında Tedbîrât-ı İlâhiyye’den bir bölüm

 

“(…)Sen ilim tahsili ile meşgûl olduğun vakit, başka türlü amel ile iştigâle vaktin uygun olmaz. Vakitlerini ilim tahsili işgal eder. Düşmanların seni başka amelden alıkoydukları için sevinirler. Halbuki o zavallılar bilmezler ki, ilim kendi hakikatinin verdiği şeyin gayrinden geri durur. Yani ilim öyle bir şeydir ki, neticede marifetullâha ulaştırır.

“Tevhîdin hizmetindeki teksîr”

 

Başlıkta alıntıladığım ifade, William C. Chittick’in Türkçe’ye “Kozmos’taki Tek Hakikat” diye çevrilen (tercüme: Ömer Çolakoğlu, Sufi Kitap) “Science of the Cosmos, Science of the Soul: The Pertinence of Islamic Cosmology in the Modern World (Oxford: Oneworld)” eserinde şu cümle içinde geçiyor: İslâmî dünya görüşü, “tevhîdin hizmetindeki teksîr” olarak vasıflandırılabilir. Bunu izleyen cümlede ise bilimsel dünya görüşüne “tevhîdsiz teksîr” denilebileceği ifade ediliyor. Kitabın bu bölümünün birkaç yerinden alıntılar sunacağım:

“Allah hiçbir zamanı hakikatsiz bırakmadı, bırakmaz. Ve hakikat mutlak güzelliktir.”

 

Gökhan Özcan‘ın “Değişen ve değişmez olan” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 29 Mart 2018):

“(…) Bu belki tabiidir, şartlar değişince hayat da değişir. Ve insan geçmişini özler. Bu hep böyle oldu. Ama bu zamana özgü başka bir sıkıntı var; geride bıraktıklarımızın yerine, hayatın yoksullaşmasına engel olacak ağırlıkta pek bir şey koyamıyoruz sanki biz.