ilim Posts

Pazar günleri gazete yazılarını merakla beklediğim iki isim: Mahmud Erol Kılıç ve M. Şükrü Hanioğlu

 

Bu iki yazar her hafta sadece Pazar günü yazıyorlar ve ben başlıkta da belirttiğim gibi onların yazılarını merakla bekliyorum; tabii ki o gün o sıradışı iki yazıyı dikkatle ve heyecanla okuyorum. Yazılarda yansıyan ciddiyet ve titizlik bu iki yazarın her yazısı için sözkonusu.

Beş Hadis-i Şerif

 

Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî’nin (k.s.) [d.1813-v.1893] Râmuz el-Ehâdis (Hadisler Deryası) adlı eserinden [Mütercim: Abdülaziz Bekkine (k.s.), Cilt:2, Gonca Yayınevi-Laleli/İstanbul, Basım: 2014, ISBN: Takım 978-605-4816-11-8, 2.cilt 978-605-4816-13-2] beş hadis-i şerif aktaracağım. Hadislerden sonra belirtilen isimler o hadisleri rivayet edenlerdir (Raviler). Köşeli parantez açılarak verilen bilgiler bana aittir. Bir de hemen altta parantez açarak bir açıklamayı not olarak ifade etme gereği duydum.

İfade edenleri gözümde küçülten bazı sözler, fikirler…

 

Kimlerin ifade ettiklerini belirtmeden ve ifade edildiği şekliyle değil de meâlen (mânâ olarak) bazı sözler aktaracağım. Bu sözleri önemsemediğimi, dolayısıyla sahiplerinin bu sözleri sarfetmelerinden ötürü gözümde küçülmüş olduklarını yansıtmak için.

Hayrettin Karaman hoca ne diyor?

 

İslâm dini ile ilgili bir bilim adamı olarak ülkemizde adı en fazla duyulmuş (tanınmış) kişilerden biri olan Prof. Dr. Hayrettin Karaman, “Tarikat tuzağı” başlıklı yazısıyla başlayan bir yazı serisini sürdürüyor. Bu seriden ikinci yazısının başlığı “Şeyh mi âlim mi?” idi. Dünkü üçüncü yazısının başlığı da şöyle: “Kulun varlığı ve ibadeti”.

Bu günün dikkate değer üç gazete yazısından…

 

Ben “gazeteci yazar” değilim, yazar’ım. Ben, gazetenin mutfağında güncel olayları izleyip konularımı oradan çıkarmıyorum. Ben, kendi gündemimi kendim belirleyerek yazıyorum. (…)
Aslında her defasında kendine bir kompozisyon ödevi verip o ödevi yerine getirmek zor. (…)