Kur’ân’ın bazı sûrelerinden Türkçe anlamlarıyla âyetler
“Sizi çoklukla böbürleniş (o derecede) oyaladı ki, kabirlere varıncaya kadar ziyâret ettiniz.” (Et-Tekâsür Sûresi-102/1-2)
“Muhakkak insan Rabbine karşı çok nankördür.” (El-Âdiyat Sûresi-100/6)
“Sizi çoklukla böbürleniş (o derecede) oyaladı ki, kabirlere varıncaya kadar ziyâret ettiniz.” (Et-Tekâsür Sûresi-102/1-2)
“Muhakkak insan Rabbine karşı çok nankördür.” (El-Âdiyat Sûresi-100/6)
* Şüphe yok ki o (Kur’ân) senin için de, kavmin için de kat’î bir şereftir. Siz (ondan) mes’ûl olacaksınız. (Ez-zuhruf sûresi-43/44)
* Onlar, kendileri farkında olmayarak, (başlarına) gelecek o sâatden başkasını mı gözetliyorlar? (aynı sûre-43/66)
Başlık olarak alıntıladığım cümle Gökhan Özcan’ın bu günkü “Güneş nereden doğar?” başlıklı yazısının bir bölümünde geçiyor. O bölümü alıntılayarak önemli ve sıra dışı olmak bakımından istisnâî yazılardan biri olarak bu yazıya dikkat çekmek istiyorum.
Bu değerli ve düşündürücü yazıdan alıntılar:
“Mesaimizin büyük bir kısmını hiç düşünmeden yıkıp geçmeye ayırıyor; sonra neden mâmur bir hayatımız olamadığını sorup duruyoruz birbirimize.
Şair İsmet Özel’in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “DİL İLE İKRAR” üst başlığı(serlevhası) altında haftada bir (Cuma günleri) çıkan yazılarından yirmincisi bugün “DİLCE, LİSANEN, LÛGAVÎ (I)” başlıklı olarak yayınlandı.
Bu düşündürücü olmak yönünden istisnaî kıymet taşıdığını düşündüğüm yazının birkaç yerinden birkaç alıntı sunacağım.