insanlar Posts

İnsanda dışsal olanla içsel olanın uyumsuzluğu: üç yazıdan alıntılar

 

“(…) Sakin olmadığımızda iyi düşünemiyoruz, yani iyilikle düşünemiyoruz. İnsan, dışsal olanın etkilerinden korunabildiğinde sakindir, sükûnet içindedir. Tabiatı böyledir. Denizleri dalgalandıran rüzgardır, kendisi dışındaki hava ve tabiat etkileridir. İnsan da öyledir, dışından gelen etkilerle hareketlenir, tabii halinden uzaklaşır, farklı halet-i ruhiyelere girer. Hatırımızda tutmamız gereken bir şey bu; özellikle de insanın kendi halinde pek fazla kalamadığı şu zamanda. Dışsalın içseli örttüğü, sürüp neredeyse hayatın dışına attığı yeni günlerimizde. (…)

Son aylarda, haftalarda, günlerde çıkmış önemsediğim yazılardan birer alıntı

 

“(…) Ancak Osmanlı ve Batı toplumlarında ‘ırk’ın eski anlamlarında da istimâli sürmüştür. Örneğin, Türbedâr Ahmed Amiş Efendi, gençliğinde Yanık Selvi (Sevlievo) Bektaşî dergâhına giderek Sadık Efendi’ye intisab etmek istediğinde kendisine ‘oğlum daha gençsin, vaktin gelince ırkı temiz birisi gelib seni bulunduğun yerde irşâd eder’ cevabı verilmiştir.(…)” (M. Şükrü Hanioğlu, “İstiklâl Marşı’nı okuyarak ırkçılık mı yapıyoruz?” başlıklı yazısından, Sabah, 11 Kasım 2018)

“İnsan nereye koşuyor?”

 

Başlıktaki bu soru, değerli ve seçkin hikâye ve deneme yazarı, fikir adamı Mustafa Kutlu‘nun bugün çıkan gazete yazısının başlığı.

Hâlimiz

 

“(…) Peşine takıldığımız her şey bizi peşi sıra sürükleyip götürüyor. Biz mi meselelere takılıyoruz, o gelip geçici meseleler mi atıyor bize kancalarını, belli değil!

“Yerinde saymanın matematiği” ve “kemâl matematiği”

 

Meşguliyetlerimiz hakkında kendimize bahaneler ya da mazeretler üretirken hep meseleyi sadece kendisi kadar, kendisiyle sınırlı düşünüyoruz. Bizi meşgul eden o şeyi, neyin yerine koyduğumuzu düşünmeyi aklımıza getirmek istemiyoruz.