İsmet Özel Posts

” Türkleri hiçe sayanların nasırına basmamızın sebebi İstiklâl Harbimizdir.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “İslâmla Damgalanmış Varoluş” üst-başlığı altında çıkan “Türk Vatanının Akıbeti” başlıklı ve 20 Şaban 1442 (2 Nisan 2021) tarihli yazısının (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=66&KatId=3) dört yerinden alıntılayacağım cümlelerden ibaret olacak bu yazı.

” Ana dili Türkçe olan insanlar arasında vatan demekten kaçınanlar var. Vatan demenin siyasi bir tercihi aksettirmesinden korkuyorlar. Vatan demeyip ne diyorlar? Yurt. Ben bu iki kelime arasında gördüğüm anlam farkının kavranılması taraftarıyım. Yurt kime yakışır? Canlılar arasında sadece insanın kaldırabileceği ahlâki yükü üzerine almamış olanların yurdu olur. Yani nebat ve hayvan yurt sahibi olabilir. Vatan ise insanın irade güdümündeki kültür sayesinde edindiği şeydir. (…)” 

“(…) Bu bahse nereden geldim? Çanakkale’den. İngiliz ve Fransız donanmasının Çanakkale Boğazı’nı geçemeyişi ülke içinde; ama daha çok ülke dışında yankılar uyandırmıştı. Bu İngilizlerin bilhassa Mustafa Kemal’e istediklerini yaptırabilecekleri fikrine saplanmalarına sebep oldu. Türkleri hiçe sayanların nasırına basmamızın sebebi İstiklâl Harbimizdir.”

“Şiir dünya hayatını küçümsemeyi öğretmediği zaman sanat olmaktan çıkar.”

 

Bu yazı, başlıkta muhtevasından bir sözünü (s. 12) alıntıladığım İsmet Özel‘in en son çıkmış kitabından / “Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir” / (TİYO Yay., Aralık 2019, 1.Baskı) yine düşündürücü ve etkileyici bulduğum sözlerinden bazılarını aktarmamdan ibaret olacak.

“(…) Sözüm varsa dünya hayatı uğruna kendini yıpratmak şöyle dursun dünya hayatını babasının malı zannedenleredir. (…)” (s. 9)

“(…) Şimdi tanışıklığına her şeyimi fedaya hazır olduğum zevatın tuzağından salim kalmağı kâr beller durumdayım.” (…) (s. 14)

“(…) Bugün Türkiye’de yaşayanların hayatında Türklüğün şiirle olan alış verişinden hâsıl olanın kâr mı zarar mı kabul edileceğine hükmedecek herhangi bir mihrak rol oynamıyor. (…)” (s. 42)

“(…) Kim ne yaparsa yapsın ben şiirle bağımı koruyarak kendi alanımda hüküm ferma idim. (…)” (s. 50)

“(…) Dünya kurulalı beri hiç kimse kulluğunu askıya alıp ‘var’ olamamıştır, olamaz. (…)” (s. 55)

“Hayatın lezzetli kısmı hesabı verilemeyecek işlerde saklı”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “İslâmla Damgalanmış Varoluş” üst-başlığı altında çıkan “Ölüm Tezkeresi” başlıklı ve 6 Şaban 1442 (19 Mart 2021) tarihli yazısının (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=64&KatId=3) beş yerinden alıntılayacağım birer cümleden oluşacak bu yazı. Başlık da yazarın bir düşüncesini yansıtır biçimde alıntılandı.

“(…) Kur’an şairlerin yapmadıklarını söylediğini yazıyor. (…)

“(…) İster takviminden isterse ölçü aldığı diğer şeylerden, Batı Medeniyeti diye adlandırdığımız tarih dramasının neresinden tutsak elimizde kalıyor. (…)”

“Onları Ecnebileştiren çoklukta (kesrette) lezzet arama meşguliyetidir.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “İslâmla Damgalanmış Varoluş” üst-başlığı altında çıkan “Dünya İkiden Fazla Parça Kaldırmaz” başlıklı, 28 Recep 1442 (12 Mart 2021) tarihli yazısından (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=63&KatId=3) bazı cümleleri alıntılamamdan ibaret olacak bu yazı. Okuyanlar olursa onlarla paylaşmış olacağım bu ifadeleri ve onlardan bu yazının tamamını okumaya yönelenler de olacaktır.

İlk alıntıladığım cümle bu yazının başlığını oluşturdu. O cümlenin yer aldığı paragraftan ondan önceki ve sonraki iki cümleyi daha alıntılarsam bağlam belki daha iyi anlaşılır.
“(…) Yekparelik bize düşer. (Başlıkta alıntılanan cümle). Ecnebilik Kur’an nâzil olduktan sonra onların karakteri olmuştur. (…)”

” Sayı saymada düştüğümüz yanlış bir elimizde beş parmak bulunmasıyla başlıyor. Pençe kelimesinin kökü burada. Üç parmaklı kuşların bile pençesine düşebiliyoruz. (…) “

“Hayrete değer şeyi nerede bulacağız?”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesinde “İslâmla Damgalanmış Varoluş” üst-başlığı altında çıkan “Tarih Bir Gösteri ve Tiyatro Eseridir” başlıklı, 21 Recep 1442 (5 Mart 2021) tarihli yazısından (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=62&KatId=3) bazı cümleleri alıntılamamdan oluşacak bu yazıyla niyetim o yazıdan iyi yazı okumak arzusu olanlardan haberi olmayanları naçizâne haberdâr etmek.

İlk olarak bu yazıya başlık olarak seçtiğim cümlenin hangi bağlamda ifade edildiğini gösteren şu cümleler:
“Eğer düşünmeği uğraş edinmişsek hayrete değer her şeyi tarihte bulacağız.
Felsefenin hayretle başladığı sözüne yabancı değilsiniz. Hayret felsefe ve tarihi aynı kaba koyuyor. Hayret ettiğimiz şey bizi tedirgin edebilir, içimizde bir nefret hissi şaşırdığımız şeyler sebebiyle kabarabilir. Tersi de olabilir… “

Yazının ilk cümlesi: Osmanlı devletinin hangi mecburiyete riayet ettiğini itiraf kimsenin işine gelmemesi sebebiyle Tanzimat’ın neyin eseri olduğunu sual ettiğimizde hatırımıza tarihe onun bir tiyatro eseri gibi algılanabileceği geliyor. (…) Bilimin şafağından itibaren biliyoruz ki, vuku bulduğu iddia edilen bir hadiseye insanın emel ve niyetleri yön veriyorsa hiçbir vakıanın tekrar edilmesine imkân yok. (…)

Günlük ekmek peşinde ömür tüketmeği küçümsemek kimsenin haddi değil. Karşımıza yaşamak diye çıkarılan şeyde o kadar çok budak var ki, hayatını günlük ekmeğine dirsek çevirerek yaşamağı başarabilmek kimsenin harcı değil. (…)
Bütün bu karmaşıklık tiyatroyu, tarihmiş gibi bildiğiniz tiyatroyu olduğu gibi değerlendirmenize fırsat vermiyor. (…)
Akıl alıyormuş gibi yapmanın faydasını görenler bunu yapıyor gibi görünmeği hiç ihmal etmez.

(…) Her ne olduysa nefret edilen şeylerin kayıplara mı, tarihe mi karıştığını bir türlü anlayamadık ve 1936 yılında filarmoni orkestralarını kurma imtiyazından istifade edenler 1948’de İsrail Devleti kurmanın da imtiyazına kondular.  (…) Sanal güç ve korona virüsü salgınının gücüyle ‘millî’ meseleyi milletlerin meselesi olmaktan çıkarmağı başardıysanız her vakıanın tragedya ile komedya arasında gidip geldiğine şahit olabilirsiniz.