kapitalizm Posts

“Kur’an apaçık bir kitaptır.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “İSLÂMLA DAMGALANMIŞ VAROLUŞ” üst-başlığı altında çıkan “DÜZENİN SÜRATİ, ZİHNİN SELÂMETİ” başlıklı ve 14 Recep 1442 (26 Şubat 2021) tarihli yazısından (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=61&KatId=3) yer yer yapacağım alıntılardan oluşacak bu yazıyla, iyi yazı okumak isteyenler olabileceğini düşündüğümden, bir ihtimal öylelerini bu kıymetli yazıdan haberdar etmektir niyetim.

” Kur’an akletmeği emrediyor. Demek ki, Müslüman deyince aklını gereksiz şekilde kullanmasına müsaade edilmemiş kişiyi anlıyoruz. Aklını israf ettiğine şahit olduğumuza Müslüman demeyeceğiz.  (…)
 Geçimimizi temin gayesiyle yurt ediniriz. Vatan ise uğruna ölünen yerdir.

(…) Ne zaman Dünya Düzeni demişsek bununla bir geçim ortamını işaret etmiş oluruz. (…) Madem İslâm’dan tamamlanmış bir insanlık gündemi olarak bahis açıyoruz, o halde niçin hayatımızın belkemiğine hak ettiği önemi atfetmiyoruz? Çünkü insanlık seviyesi diye bir derdi üzerimize alma sıkıntısından modernlik vasıtasıyla uzak tutulduk. 

(…) Gerçekte olan bir şeye değil, olmasını istediğimiz insan karakterine yetişkinlik atfederiz. Yaşını başını almış herkesten yetişkinlik bekleriz.
(…) Bitkiler ve hayvanlar söz konusu olduğunda yetişme sürecinin bir yükseliş ve çöküş dönemi geçirdiğine şahit olmuşuzdur. Oysa insan bedeninde hangi yaşlılık belirtisi görülürse görülsün yani ömür ne kadar uzamış olursa olsun insan mükemmele yönelişi elinde, gönlünde tutabilir.

(…) Müslümanlar bir ölüm haberi alırlarsa dinleri gereği şu tepkiyi verirler ‘Allah’tan geldik ve yine Allah’a rücu edeceğiz’. Kur’an bize dünya hayatını ahiretin tarlası olarak bilmemizi öğretti. Müslüman karşısına dünya hayatı her hal ü kârda bir gayret zamanı kıyafetinde çıkar. (…)
Eğer Batı Medeniyetinin yücelttiği kâr kavramına intikal etmişlerdenseniz yöneldiğiniz mükemmel değil ‘komşuda pişer, bize de düşer’ havasında bir şeydir. İçi havayla dolu bir şey, bir balondur yani. Ne kadar şişkin, ne kadar süslü olursa olsun bir iğne ucu kadar ömrü vardır.  (…) Yıllar boyu ihlastan uzaklaşmamız medeniyet balonunu şişiren pompa oldu. Tersi için de yıllara mı muhtacız? Asla bu fikre yakın durmayın. Kalbinizdeki (isterseniz özünüzdeki deyin) haslık Allah vergisidir. Önce kalbinizdeki haslığın gücüyle direnç gösterecek ve boyunduruk altında yaşamağı reddedeceksiniz. Bunu başardınız mı gerisi çorap söküğü gibi gelir.  (…)

“Kapitalizm hayatın asaletini yok eder”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “İSLÂMLA DAMGALANMIŞ VAROLUŞ” üst-başlığı altında çıkan “ÇILGINCA OLMAYACAK YAPTIĞIMIZ” başlıklı ve 7 Recep 1442 (19 Şubat 2021) tarihli yazısının (istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=60&Katld=3) her paragrafından en fazla üç cümle alıntılayacağım. Bu cümlelerle iyi yazı okumak isteyenleri bu değerli yazıdan haberdar etmeye katkıda bulunmaktır niyetim ve amacım.

“(…) Hadiselerin ve o hadiseler dolayısıyla adı geçen kişilerin yansıtıldığı eğri büğrü bir ayna var karşımızda.
Gerçekler dile getirilmiş mi? Buna hiçbir ihtimal vermiyorum. (…)


“(…)
Osmanlı yönetimi rahatsız edecek ölçüde pratik bir idareyi yansıtır. Yönetim 600 yıl bu pratik tutumdan istifade ile ayakta durabilmiştir. (…) Padişahın kim olacağı konusunda millete ideologi giydiren zümre içinde görüşmeler sonuç vermeyince divana mensup bir zatın devlete cumhuriyet idaresini teklif ettiğini bile biliyoruz.”

“Santayana’nın şu mealde bir söz ettiği nakledilir: “Tarih hiç olmamış hadiselerin olsaydı bile o yerde hiç bulunmamış insanlar tarafından anlatılması hadisesidir”. Tarih ne bir intiba, ne de geçmişin sadık bir anlatımıdır. Tarih geçmişine değil, geleceğine güvenen milletlerin bir varoluş fırsatıdır. ” (…)

“İşin içinde iş var”

 

İsmet Özel‘in, İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” üst-başlığı altında çıkan, 3 Cemaziyelevvel 1442 (18 Aralık 2020) tarihli ve “Suça Davetiye : Sosyal Hareketlilik” başlıklı yazısından yer yer yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. Önemsediğim ve etkilendiğim bir yazı olduğu için, bu alıntılarla da olsa bu yazıdan haberi olmayanları haberdar etmek, ve kimler okuyacaksa
onlarla bunları paylaşmaktır niyetim.

Şiir yazdım. Tahsilim sırasında ilk defa sene kaybı yaşamış ben canımı dişime takmazsam gelecek günlerimi geçiremeyeceğimi biliyordum. Yazdıklarımdan hiçbir şey (Gerçekten söylüyorum: Hiçbir şey) anlamasa bile yazdıklarımın şiir olduğunu ilk fark eden Edip Cansever oldu. (…) Vizeyi almıştım. Bu benim beklediğimden daha fazla bir şeydi. Gençliğimde küçümsediğim birçok şeyle meşgul olarak bu yaşa gelmiş olsam da, yıllar boyu finallere girmedim. Girmeyişimin sebebini bu imtihanların 27 Mayıs 1960 sonrasında asla gerçekleşmeyişiyle izah edebilirsiniz. Gerçekten 27 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti’ni İstiklâl Harbi galiplerinin ülkesi olmaktan çıkardı. (…) Tarih içinde İslâm’ı takip ile şekillenmiş ve temeli Kur’an tarafından atılmış Türk kültürünün ne fotoğrafı çekilebildi, ne de hikâyesi anlatılabildi.

(…) Zadegân sınıfının nereden gelip nereye gittiğine eğilmek herkes için eğlenceli olabilir. Nasıl oldu da kentsoylular zadegân sınıfının sırtını kolayca yere getirdiler? Çünkü mali sermaye hâkimiyet gücünü bütün maddi zorluklardan sıyrılmanın yollarını bularak almıştı.

(…) Her ülkenin şartları kendine mahsustu. Dolayısıyla sosyal hareketliliği bir esasa bağlama imkânını hiç kimse elinde tutmuyordu.

“Şiir bizi ne kadar teselli ediyorsa kendilik bilgimize o kadar yaklaşıyoruz.”

 

Bir cümlesini de başlık olarak alıntıladığım İsmet Özelin İstiklal Marşı Derneği internet portalinde “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” serlevhası (üst-başlığı -a.a.-) altında çıkan “TAMAMLANMIŞLIK” başlıklı ve 5 Rebiül ahir 1442(20 Kasım 2020) tarihli yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. Etkilendiğim ve dikkat çekici bulduğum bu yazıdan nâçizâne olabildiğince kimseyi haberdar etmekten ibarettir niyetim.

‘İslâm’ı severim, dinin bir insicamlı mütalâasıdır ve açık-düşünüşlüdür.’ Bu sözler Aristoteles’ten sonra en büyük mantıkçı olarak anılan Kurt Gödel’e ait. Gödel ispatına ihtiyaç duyulan her şeyin matematikle ispat edilebileceğini ileri sürdü. Daha önemlisi asırlar boyu dört işlem gölgesinde kurulan olanca kuram temelinde yükselmiş yapının içinde bir noksanlık barındırdığını ve her yapının tamamlanmamışlıkla malûl olduğunu gösterdi. (…) Ne işimize yarardı şiir? (…) Yazıldığı çağı ve yazıldığı yöreyi öne çıkarmadan şiirin bir ‘kendilik-bilgisi’ olduğunu söylersek isabet kaydetmiş olur muyduk? ‘Bir kendilik-bilgisi’ derken insanın kendini öğrenmek üzere çeşitli bilgilere uğradığını, bu uğradıklarından birinin de şiir olduğunu söyleme durumuna düşmek istemiyorum. İnsanın kendini öğrenmek için şiirden başka bir yol araması nafiledir cümlesini sarf etmeği de kendime yakıştıramıyorum. Şiir söylem (cerbeze, discours) karakteri sebebiyle dikkate alınmalıdır. Şairi şair kılan her ne ise o söylemde mukimdir.
(…) Şiir bizi ne kadar teselli ediyorsa kendilik-bilgimize o kadar yaklaşıyoruz. Şiirden teselli kapmamız şairin çektiği ıstıraba yakınlığımızdan doğar. Benim pergelden bahis açmam bu sebepledir. Pergel en kısa yoldan daire çizmemize yardım eder. (…)
Yahudiler her bir Yahudi’nin özünde Tanrı’dan bir parça barındırdığına inanır. Hıristiyanlar insanın Tanrılaşmasına yol göstermek için insan kılığına girmiş bir Tanrı’yı över. Müslümanlar bunların birincisini gazaba uğramış bir kavim olarak görür. İkincileri ise dalâlete uğramışlar topluluğu kabul eder. Sırat-ı müstakim kendi bünyesinde tanrılık aramayanların takip ettikleri yoldur. (…) Küreselleşmenin yerküre üzerinde Batı olmayan küçük bir alan bırakmadığına akıl erdirebiliyorsak hastalıktan hepimiz payımızı almışızdır. (…) Eğer dünya hayatının çekilip çevrilmesinde insanı imtiyazlı bir mevkie yerleştirirseniz Allah önünüze öyle dertler çıkarır ki (çıkarmıştır ki) ‘doğru yol’ değerini kaybeder (kaybetmiştir). (…)

İsmet Özel’in “Millî Bölünmelerden Kaçış” başlıklı yazısından alıntılar

 

Bu yazı, İsmet Özel‘in, İstiklâl Marşı Derneği internet portali’nde, “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” üst-başlığı altında çıkan, 6 Rebiül evvel 1442 (23 Ekim 2020) tarihli, “Millî Bölünmelerden Kaçış” başlıklı yazısının birkaç yerinden yapılan alıntılamalardan oluşacak.

“Gözlerimizi kısıp uzaktan bakınca kazasız belâsız yaşamak isteyenlerin günlerini ortalamadan şaşmadan geçireceklerini söyleyebiliriz. Ortalamanın nasıl bir şey olduğuna karar vermenin günden güne çapraşık bir durum arzettiği günde böyle bir cümleyi kaleme almak da cesaret işi. (…)
Nasılsın sualini yuvarlanıp gidiyoruz işte şeklinde cevaplandıranlar can yakıcı sürtünmelerden kendilerini sakındıranlar olsa gerek. (…)