Bilimin, tanım ve anlayış olarak, modern dönemlerde, modernizm öncesi(klasik) dönemlerde olduğundan farklı algılandığı ve anlaşıldığı bilinir. Bilim’e dilimizde son elli yıl öncesine kadar ilim dendiği de. Her iki terim de ‘bilmek’ kökünden türemiş olduğu için kelime olarak farklı sayılmazlar. ‘Bilim’ kelimesinin, kavram olarak ‘science’ kelimesinin karşılığı olması bakımından türetildiğini sanmıyorum. Öz Türkçe akımı döneminde, ilim(ilm) Arapça kökenli olduğu için türetildiğini sanıyorum. Osmanlı dönemi Türkiyesi’nde ve Cumhuriyet’in yaklaşık ilk otuz yılında ilim ve onun çoğulu ulûm ile fen ve çoğulu fünûn kelimelerinin kullanıldığı biliniyor. Her ikisi de bilim(science) karşılığı ama ilki daha çok sosyal, dinî, hukukî, idarî bilimler, ikincisi bugün de kullanılmakta olan fen bilimleri çağrışımı yapıyor. Bilim günümüzde din’le uyum hâlinde mi, çatışır durumda mı? Bu soru önemli. Üllkemizde çağdaş İslâm ve İslâmcılık düşüncesi, din ve modernleşme gibi konularda ilk akla gelen isim olan İsmail Kara’nın bir seminerini izledim iki gün önce Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde. Bu seminerinde konuştuğu konu din ve bilim meselesiydi. İşte önemli dediğim soru üzerinde durdu bu değerli akademisyen konuşması boyunca. Dinleyenlere de soru yönelterek. Bu yazıyı kaleme almama yol açan da o konuşma oldu.