M. Şükrü Hanioğlu Posts

Bu günkü (Pazar, 27 Ağustos 2017) gazetelerden seçtiğim üç yazıdan üçer cümle…

 

İlki, Mahmud Erol Kılıç‘ın “Aydınlanmış Medine’den selam” başlıklı yazısı (Yeni Şafak).

“(…) Kastettiğimiz şey çok basit, özetle şu: Nasıl sahte peygamberler (mütenebbiler) var diye peygamberlik gerçeğine karşı çıkamazsak sahteleri var diye din adamı kavramına da karşı çıkamayız. (…)”

Değerli bir yazarın gazete yazılarının önemi ve dünkü (09.04.2017 tarihli) yazısı üzerine

 

M.Şükrü Hanioğlu‘nun yazıları, bana göre, ülkemizde yayınlanan gazete yazıları arasında önem atfedilmesi yönünden istisnâî sayılması gereken yazıların ilk birkaçı arasındadır. Haftada bir Pazar günleri Sabah’ta çıkan bu yazıların meraklı ve ısrarlı izleyicilerinden biriyim. Bu yazılar üzerine konuşmaların, tartışmaların yapıldığına, gazete yazılarında dikkati çeker biçimde bunlara değinildiğine, siyasetçilerin bu yazılardan istifade ettiğine dair bir bilgiye sahip değilim ama elbette bilmediğim ilgiler, yararlanmalar olabilir. Dileğim ve umudum da olmasıdır.

İki yazıdan ikişer cümle

 

Mahmud Erol Kılıç’ın “Hatıralarımı yazmalı mıyım?” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 26.03.2017):

“(…) İntikamcı bir kültürle yetiştirilmediğim için olsa gerek Şeyh olan büyük dedemin başını dibek taşına dayayıp taşla ezerek şehid eden Sırplara karşı sırf bundan dolayı bir bütün olarak kin ve nefretle hiçbir zaman bakamadım. (…)

Senegal Meclis Başkan Yardımcısı ile oturduk baş başa sohbet ediyoruz. Diyor ki Afrika’yı Müslümanlaştıran dervişlerdir. (…)”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/hatiralarimi-yazmali-miyim-2036966

M. Şükrü Hanioğlu’nun “Teleolojik tarihin kahramanları” başlıklı yazısından (Sabah, 26.03.2017):

“(…) Türkiye bu tür bugünden geriye ve teleolojik, yâni “tarih”in belirli bir amaca ulaşmaya çalıştığını iddia eden yazım ve anlatımın fazlasıyla güçlü olduğu toplumlardan birisidir. (…)

Örneğin Bernard Lewis ve Niyazi Berkes’inkiler gibi “modern, çağdaş ve seküler” Türkiye’nin “doğuşu”nu inceleyen eserler de “tarih”i böyle bir teleoloji çerçevesinde ve “Osmanlı geçmişinin söz konusu karakterdeki bir ulus-devleti doğurmasının kaçınılmaz olduğu temelinde inşa etmiştir. (…)”
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2017/03/26/teleolojik-tarihin-kahramanlari

Bu Pazar gününün bana göre en iyi gazete yazısından…

 

M.Şükrü Hanioğlu’nun “Ders laiklik alanında mı? Onu kim alacak?” başlıklı sıra dışı yazısından haberdar etmek için merak ve ilgi duyacakları, bazı alıntılar sunacağım bu yazıdan.

Siyasette entelektüel zemin yoksunluğu

 

M.Şükrü Hanioğlu bu günkü yazısında (Sabah, 22.05.2016) bu konu üzerinde duruyor. Çok açık ve net bir biçimde bu eksikliğe veya yoksunluğa değiniyor. Yazısının başlığı, Siyaset ve “sığ” entelektüel zemin.