Mahmud Erol Kılıç Posts

İki gazete yazısından ikişer cümle…

 

Alıntılar sunacağım yazıların ilki Mahmud Erol Kılıç’ın “Hacc’ın ardından bazı tespitlerim” başlıklı yazısı (Yeni Şafak, 10.09.2017), diğeri M. Şükrü Hanioğlu’nun “Arakan’da medeniyetler çatışması mı yaşanıyor?” başlıklı yazısı (Sabah, 10.09.2017).

“(…) Ben bütün teknolojik ilerlemelere rağmen Hacc ibadetinin asr-ı saadetteki meşakkatinin şimdikinden çok daha insani tahammül sınırları içerisinde olduğunu düşünüyorum. (…)

Bu günkü (Pazar, 27 Ağustos 2017) gazetelerden seçtiğim üç yazıdan üçer cümle…

 

İlki, Mahmud Erol Kılıç‘ın “Aydınlanmış Medine’den selam” başlıklı yazısı (Yeni Şafak).

“(…) Kastettiğimiz şey çok basit, özetle şu: Nasıl sahte peygamberler (mütenebbiler) var diye peygamberlik gerçeğine karşı çıkamazsak sahteleri var diye din adamı kavramına da karşı çıkamayız. (…)”

İki ilahiyatçı akademisyenin aynı gazetedeki yazıları üzerine…

 

Mahmud Erol Kılıç, “Din adamı vardır” başlıklı geniş sayılmayacak yazısında (Yeni Şafak, 20.08.2017), Hayrettin Karaman‘ın “Uyuyan din adamı ve zamanın ruhu” başlıklı yazısında (Yeni Şafak, 17.08.2017) belirttiği ” İslâm’da din adamı yoktur” hükmüne veya tesbitine (bu görüşte olan başka ilahiyatçılar da olduğunu ifade ederek) katılmadığını, (kendisiyle aynı fikir ve kanaatte olanların da bulunduğunu belirtir biçimde) açıkladı.

Bir sempozyumun açılış konuşmasından…

 

Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın, 16-17-18 Kasım 2011 günlerinde gerçekleşmiş “Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Sempozyumu”nda yapmış olduğu açılış konuşmasından bazı sözler:

İki yazıdan ikişer cümle

 

Mahmud Erol Kılıç’ın “Hatıralarımı yazmalı mıyım?” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 26.03.2017):

“(…) İntikamcı bir kültürle yetiştirilmediğim için olsa gerek Şeyh olan büyük dedemin başını dibek taşına dayayıp taşla ezerek şehid eden Sırplara karşı sırf bundan dolayı bir bütün olarak kin ve nefretle hiçbir zaman bakamadım. (…)

Senegal Meclis Başkan Yardımcısı ile oturduk baş başa sohbet ediyoruz. Diyor ki Afrika’yı Müslümanlaştıran dervişlerdir. (…)”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/hatiralarimi-yazmali-miyim-2036966

M. Şükrü Hanioğlu’nun “Teleolojik tarihin kahramanları” başlıklı yazısından (Sabah, 26.03.2017):

“(…) Türkiye bu tür bugünden geriye ve teleolojik, yâni “tarih”in belirli bir amaca ulaşmaya çalıştığını iddia eden yazım ve anlatımın fazlasıyla güçlü olduğu toplumlardan birisidir. (…)

Örneğin Bernard Lewis ve Niyazi Berkes’inkiler gibi “modern, çağdaş ve seküler” Türkiye’nin “doğuşu”nu inceleyen eserler de “tarih”i böyle bir teleoloji çerçevesinde ve “Osmanlı geçmişinin söz konusu karakterdeki bir ulus-devleti doğurmasının kaçınılmaz olduğu temelinde inşa etmiştir. (…)”
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2017/03/26/teleolojik-tarihin-kahramanlari