mücmel Posts

“Hikmet makamı ve âriflerin bilinmesi”

 

Muhyiddin İbn Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserinin Ekrem Demirli çevirisiyle 8. cildindeki, başlıkta belirttiğim bölümünden ( s.30-31-32) alıntılayacağım bazı sözlerden oluşacak bu yazı.

Önce bir şiirle ifade etmiş müellif bu konuya yaklaşımını . Ondan şu dizeler :

“Hakîm eşyayı düzenleyendir / Dış varlıklarında ve isimlerinde / Hükmünü kadim bilgiye göre yürütür / Yüce ve üstün hikmette” (s.30)

“Allah sana yardım etsin, bilmelisin ki, hikmet, özel bir bilineni bilmektir. O, hüküm sahibi ve ona göre hüküm verilen bir niteliktir. Fakat hükme konu olmaz. Hikmetin öznesi hakîmdir. Öyleyse hikmet hükümrandır. Onun sonucu olan hükmün faili ve öznesi ise hakîm ve hakemdir. Sayesinde atın kontrol edilmesini sağlayan gem de ‘hikmet’ diye isimlendirilmiştir. (…) O, her şeye yaratılışını el- Hakîm isminden verir ve hikmetin verdiği bu hüküm nedeniyle ‘hakîm’ diye isimlendirilir. O halde bu bilgi amelî ve tafsilî bilgidir. (…) Mücmeli (özetlenmiş ve dürülmüş olanı) bilmek de tafsilî bir bilgidir, çünkü bu bilgi mücmeli tafsilî bilgiden ayrıştırır. (…) Allah şöyle der: ‘Ona hikmet verdik.’ (Sâd, 38/20) Kastedilen, amel bakımından hikmettir(s.31) ‘Hitabı ayırma gücünü de.’ (aynı âyette) Bu ise sözdeki hikmettir. (s. 31-32) (…) Bir melamide bulunduğu yerle bir yönden çelişen bir hal bulunursa, o, nebilik yani resullük halidir. Çünkü hâlin nebide hüküm sahibi olması zorunludur ve bunu da hikmet gerektirir. (32) (…)

Allah, Peygamberine bulunduğu yer nedeniyle ‘Rabbim! Bilgimi artır’ (Ta-Ha, 20/114) demesini emretti. (…) Allah dilerse mucizelerle destekler, dilerse çağırdığı kişilerin daha çok kaçmasını sağlar. Örnek olarak Nuh’un kavmini verebiliriz.

Sadreddin Konevî’nin, Hakk’ı idrâk etmede üç farklı grup hakkında verdiği bilgi

 

13. asırda yaşamış(doğumu yaklaşık 1210, vefâtı 1274) olan Sadreddin Konevî tasavvuf düşüncesine kazandırdığı boyutlar ve kendi dönemine ve sonraki dönemlere etkisiyle ‘dönüm noktası’ olmuş bir sûfî düşünürdür. Onun Miftâhü’l-Gayb adlı eseri dilimize Ekrem Demirli tarafından Tasavvuf Metafiziği adıyla çevrilmiştir (Kapı Yayınları). Bu kitabın bir bölümünden ( s.72-74 arasından), cümleleri ve kelimeleri hep tıpatıp aynı olmamak ve bazı kelimelerin karşılıklarını parantez açarak vermek kaydı ile ama anlamı aynen yansıtmak niyet ve kaygısıyla alıntılar sunacağım.