muhalefet Posts

İnsan varlığında ilâhî halîfe olan izâfî rûh ve onun gıdası ilâhî ilimler üzerine

 

Muhyiddin İbn Arabî’nin (1165-1240) Tedbîrât-ı İlâhiyye eserinin Ahmed Avni Konuk(1868-1938) tarafından yapılan Tercüme ve Şerhi’nden (Yayına Hazırlayan: Mustafa Tahralı) rûh ve onun gıdası ilâhî ilimler üzerine bir bölüm (Kolay okunup sözlüğe bakma gereği olmadan anlaşılması için kelime karşılıkları kullanılmış veya verilmiştir.)

Siyasî içerikli sıradışı sayılabilecek bir yazının son bölümü

 

“(…) Bir ülke siyaseti sadece iktidar partisinden değil onu dengeleyecek bir de muhalefet partisinden teşekkül eder.
Oysa ve anlaşılıyor ki, Türkiye bu çıkmazla, açmazla, kısıtlamayla yüz yüzedir.
Ortada siyaset üreten, üretilen siyaseti kitleselleştiren bir muhalefet bulunmamaktadır.
Bu olumsuz şartı da söz konusu partinin ideolojik yetersizliği hazırlamaktadır.
Onun nedeni de CHP’nin sosyolojiden kopuk olmasıdır.
Mesele Kılıçdaroğlu değil, siyasetin kendisidir.
Üzülüyorum ama yanılmıyorum…” (Hasan Bülent Kahraman)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kahraman/2017/08/23/kilicdaroglu-aday-olmazsa

Aynı gazetede Nuray Mert’in iki konuda dedikleri ile bu yaklaşım ve görüşlere tepkiler

 

Önce evrim konusu…

Nuray Mert bir yazısında (‘Yeni Türkiye’nin tarih yazımı’, Cumhuriyet, 24.07.2017) şunları demiş:

M. Şükrü Hanioğlu’nun “15 Temmuz”a dair yazısından bir bölüm

 

(…)”Siyaset”in alan sahiplenme ve düzenlemesini gerçekleştirebilme hususunda yeni bir başlangıç yapabilmesi için iktidarın “olağanüstülük” konusundaki hassas dengeyi korumasının yanı sıra “muhalefet”in de anlamsız komplo kuramlarına cevaz vermeyerek 15 Temmuz kalkışmasının bir kurum olarak “siyaset”i hedeflediğini görmesi gereklidir.
Bu kalkışma, darbe tarihi zengin Türkiye’nin evvelce karşılaşmadığı bir altyapı ve arka plana sahiptir. Değişik küresel güçlerin taşeronluğunu yapan bir kapalı yapı 15 Temmuz’da “darbe”nin ötesinde bir “işgal” ve “devirteslim” girişiminde bulunmuştur.
Onun hedefinin bir kurum olarak “siyaset” olduğu ortadadır.
Dolayısıyla bu kalkışmanın “kontrollü darbe” benzeri komplo kuramı temelli bir söylemle “muhalefet karşıtı” bir eylem olarak kavramsallaştırılması ve “iktidar” eleştirisi için araçsallaştırılmasının “siyaset”in gerçekleştirmekte fazlasıyla ağır kaldığı kurumsallaşmasına ciddî bir darbe vuracağı şüphesizdir. (…)

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2017/07/16/kacirilan-firsat-ve-telfisi

Lütfü Oflaz’ın yazısının başlığı ve iki cümlesi

 

“Muhalefet olamayacakların ana muhalefet olduğu ülke!” başlıklı bir yazısı (Star, 01.12.2016) çıktı bugün Lütfü Oflaz’ın.
Bu ilginç ve dikkat çekici başlıklı yazıdan iki de cümle aktarayım.

“(…) Böyle bir muhalefet partisi olabilir mi? (…)”

“(…) İktidarın dikkate alacağı, çekineceği, uyarıları üzerine kendisine çeki düzen vereceği güçte bir ana muhalefet partisinin olması lazım. (…)”