seçim sonuçları Posts

Günümüzde iyi yazı aranılan bir şey mi?

 

Kesinlikle hayır. İyi yazı arayanlar şu günlerde çok çok az. Ben bu blogda daha çok iyi yazı olarak gördüğüm yazıları tanıtıyorum alıntılar sunarak onlardan. Böylesi yazıları ya gazetelerde, dergilerde ya da çok nâdir olarak bazı internet sitelerinde okuyorum. O titizlikle seçtiğim ve iyi yazı olarak gördüğüm yazılardan alıntılar içeren yazıların çıkmasının üzerinden bir ay geçtiğinde günlük ortalama okunma sayısı sadece bir oluyor. Demek ki, edebî ve fikrî değeri olan yazılara rağbet yok. Peki politik, fikrî ve bilgi değeri olan yazılara rağbet oluyor mu ? Hayır, hangi türden olursa olsun nitelikli yazıya rağbet yok. Ben M. Şükrü Hanioğlu‘nun siyasî, fikrî ve bilgi değeri olan yazılarından da alıntılar sunuyordum o değerli düşünce ve bilim adamının bir gazetede yazdığı dönemde, yine okuyanlar çok çok azdı.

Popüler, siyasî ve niteliksiz yazıların daha çok okuyucusu olduğu rahatlıkla düşünülebilir. Hele bu çerçeve dâhilinde çıkan yazılar bir de belli cephelere dönük ise en çok okunan, rağbet gören yazıların onlar olduğu düşüncesi isâbetli olur büyük ihtimâlle.

Bu kanaatimi ve fikrimi böylece ve bu kadarla yetinerek belirttikten sonra bugün okuduğum ve iyi yazılar diyebileceğim üç gazete yazısından alıntılar sunacağım.

Bir bilimcinin sanki entelektüel tarihte bir ilkmiş gibi din ve Allah hakkındaki şımarık, iddiacı ve inkârcı tavrı

 

Hayrettin Karaman’ın “Bilim ve Din” başlıklı yazısını (Yeni Şafak, 09.12.2018) okurken, onun isim vermeden dine bakışı üzerinde durduğu ve bu konuda kendince kesin sonuçlara varmış gibi iddialı bir tavırda görünmesinin kendisine çocukça geldiğini belirttiği kişinin kim olduğunu hemen anladım. Yalnız Hayrettin hocanın “çocukça” nitelemesine katılmıyorum. Çocuklara haksızlık olur böylesi bir benzetme. Çocuklar sâftırlar. Hocanın hakkında yazdığı kişi sâf olabilir mi? O da elbette çocukken ve belki belli bir dönemine kadar sâftı, ama sonradan cüz’î aklının rehberliğinde bu duruma kadar gelmiş olmalı.