şiir Posts

“Kur’an bizi her hususta bilinçlendiriyor.”

 

İsmet Özel”in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “PERGELİN YAZMAZ SİVRİ UCU” üst-başlığı altında çıkan “ÖNCELİĞİ KALEMİN YAZIŞINA MI, YOKSA SİVRİ UCUN BATIŞINA MI VERELİM?” başlıklı, 17 Cemâziyelevvel 1442 (1 Ocak 2021) tarihli yazısından yer yer yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı.

(…) İşin pergel istiaresiyle başlayan kısmını yerli yerince anlamaz isek kocayan kurdun köpeklerin maskarası oluşu durumuna düşeriz. (…) Batan ucun sabitlediği sanatçı kendini niçin yaratılışın bir yerine konduğu fikri sayesinde bütün sabitlenen eşhası kardeşi sayma yerine sevk edilir. (…) Bir sanatçının hayatı itiraf ve inkâr arasında mı geçer? Sanırım öyledir. Sanatçılar hakkaniyetin muhtevasını önce itiraf, sonra inkâr eder. (…) İsmet İnönü’ye bir anıt-mezar tahsis etmeği niçin kimse aklına getirmedi? Çünkü onun siyaseti inkılapların muhafızlığıyla kayıtlıydı. Bu sebeple ona Anıtkabirde bir makam tahsis edilmesinde şaşılacak bir şey yok. (…)

(…) Kur’an bizi her hususta bilinçlendiriyor. Bir yanımızda şiir kılığına girme telaşı içinde ortamı gürültüye boğan metinler var. Diğer yanımızda ise ne hüsnünden ne de haslığından taviz vermeğe yanaşan şiir yer alıyor. (…) Dünyada sahip çıktığımız statü batan sivri ucun verdiği acıyla birebir bağlantılıdır. (…)

“İşin içinde iş var”

 

İsmet Özel‘in, İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” üst-başlığı altında çıkan, 3 Cemaziyelevvel 1442 (18 Aralık 2020) tarihli ve “Suça Davetiye : Sosyal Hareketlilik” başlıklı yazısından yer yer yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. Önemsediğim ve etkilendiğim bir yazı olduğu için, bu alıntılarla da olsa bu yazıdan haberi olmayanları haberdar etmek, ve kimler okuyacaksa
onlarla bunları paylaşmaktır niyetim.

Şiir yazdım. Tahsilim sırasında ilk defa sene kaybı yaşamış ben canımı dişime takmazsam gelecek günlerimi geçiremeyeceğimi biliyordum. Yazdıklarımdan hiçbir şey (Gerçekten söylüyorum: Hiçbir şey) anlamasa bile yazdıklarımın şiir olduğunu ilk fark eden Edip Cansever oldu. (…) Vizeyi almıştım. Bu benim beklediğimden daha fazla bir şeydi. Gençliğimde küçümsediğim birçok şeyle meşgul olarak bu yaşa gelmiş olsam da, yıllar boyu finallere girmedim. Girmeyişimin sebebini bu imtihanların 27 Mayıs 1960 sonrasında asla gerçekleşmeyişiyle izah edebilirsiniz. Gerçekten 27 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti’ni İstiklâl Harbi galiplerinin ülkesi olmaktan çıkardı. (…) Tarih içinde İslâm’ı takip ile şekillenmiş ve temeli Kur’an tarafından atılmış Türk kültürünün ne fotoğrafı çekilebildi, ne de hikâyesi anlatılabildi.

(…) Zadegân sınıfının nereden gelip nereye gittiğine eğilmek herkes için eğlenceli olabilir. Nasıl oldu da kentsoylular zadegân sınıfının sırtını kolayca yere getirdiler? Çünkü mali sermaye hâkimiyet gücünü bütün maddi zorluklardan sıyrılmanın yollarını bularak almıştı.

(…) Her ülkenin şartları kendine mahsustu. Dolayısıyla sosyal hareketliliği bir esasa bağlama imkânını hiç kimse elinde tutmuyordu.

Şiir üzerine İsmet Özel’in bir yazısından alıntılar

 

“ÖZÜYLE SÖZÜYLE KİSVESİ VE KARAKTERİYLE ŞİİR: DİKKAT PATLAYABİLİR! (patlamayabilir de)” başlıklı, İsmet Özel’in
“TÜRKÜM DOĞRUYUM İNTİKAMIM ÜLKEMDİR” adlı, TİYO Yayından çıkmış, 1. Baskısı Aralık 2019 olan kitabında(s.191-194) yer alan bir yazısı bu. Birkaç yerinden alıntılamalarla bu yazıdan haberdar edeceğim haberi olmayıp da bu yazıyı kaderde varsa okuyacak olanları.

Şair Barbara Guest’in şu sözüne yer veriyor şair ve yazar İsmet Özel yazıya başlamadan: “The poet is not there to share a poetic communication, but to stimulate An imaginative speculation on the nature of reality.” Tercüme edersem naçizane, bu şair şunu ifade etmiş oluyor: “Şiir bir şâirâne iletimi paylaşmak değildir, fakat gerçekliğin tabiatı üzerine tasavvurî bir kurguyu teşvik etmektir.”

Gelelim kıymetli şair ve yazar İsmet Özel’in bu yazısından alıntılamalara.

Ne demişti Baudelaire? “Ekmek yemeden üç gün hayatta kalabilirsiniz; şiirden mahrum kalarak bir gün bile yaşayabilmeniz imkansız ve bunun aksini herkim iddia ederse hata içindedir: Hataya düşenlere ‘kendini bilmezler’denir.”

“Şiir : Edebiyatın içinde görülmeli ama edebiyattan bağımsız değerlendirilmeli.”

 

İsmet Özel‘in İstiklal Marşı Derneği internet portalinde “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” üst-başlığı altında çıkan, 12 Rebiül ahir 1442(27 Kasım 2020) tarihli ve “Şiirin Devamı Yok” başlıklı yazının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. Değerli, düşündürücü ve seçkin gördüğüm yazıları alıntılamalarla tanıtma, onlardan haberdar etme amaçlı bu yazılar böylesi yazılara ilgi duyanları.

Söz sanatlarının hayrete değer tatbiki bir metni şiir haline getirmez. Buna mukabil şiir söz sanatlarının en çetrefillisine yataklık edebilir. Bu yüzden şiiri edebiyatın içinde görmek ve fakat edebiyattan bağımsız değerlendirmek durumundayız. (…) Şiir insan varlığımızın bir şaka olmadığını gösterdiği kadar edebiyatın içindedir. Edebiyatın içinde Kur’an surelerini yanlışsız ve hiçbir bakımdan mübalağa etmeden okumak da yer tutar. (…)

Edebiyatın dışında bırakamayacağımız şiir nasıl oluyor da edebiyattan bağımsız telâkki ediliyor? Şiir edebiyata bağımlılığı esas almışsa edebiyat olaylarının dalgalanmasından başını alamaz. Nedir bir edebiyat olayı? 1928 yılında Türkçe yayınlanan her şey kanun gereği Latin alfabesiyle gün yüzüne çıkabildi. Türkçe yazmanın yasak sayılması tepeden tırnağa bir edebiyat olayıydı. Değil miydi? (…) Türk olup da giyimiyle dikkat çeken biri bir Avrupa milletini akla getirecektir. (…)

“Baştan sona birer teselli saydıklarımı şiir biçimine büründürdüm.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” serlevhası (üst-başlığı -a.a.-) altında çıkan “Dediğim Gibi Çıkmadı” başlıklı yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı. Okunmaya değer yazı kıtlığının olduğu bir gerçek. Böyle bir ortamda kıymetli yazılardan okuma ihtiyacı duyanları haberdar etmek gibi mütevazı bir işi yerine getirmek işlevini de ifade ediyor böylesi alıntılardan oluşan yazılar. Bu yazının başlığı dahi söz konusu yazının alıntı olarak bir cümlesi.

(…) Gazete yazarlığım dolayısıyla iç içe bulunduğum siyaset alanında tahminlerimin tutmayışına da sevinmem gerekir belki. Dediğim çıksaydı ve tahminlerim tutsaydı bazılarının aklına dünyada dönen dolapların künhüne varmış bir İsmet Özel gelebilirdi. (…) Dünya dönüyor, dolap dönüyor ve ben bu dönüşten her ne sebeple olursa olsun azadeyim.

Şiiri bir teselli sayıp şiir yazma tecrübesine atıldığım kendime (iç dünya diye bir şeyden bahis açılabilirse) ait bir vakıa. Başkaları böyle bir itici gücün beni harekete zorladığına ihtimal vermedi. İlk kitabım bütün yazdıklarım arasında müstesna bir yere sahiptir. Baştan sona birer teselli saydıklarımı şiir biçimine büründürdüm.(…)Bence teselli daha temiz duygulara açılan,giderek asla özenmeği kışkırtan bir şeydir.Şiire teselli yakıştırması yaparken bunu gözönüne aldım.(…)

(…)Batılılaşmamız ihmale uğramış ve sakilliği saklanamayan bir batılılığa razı görünüyordu. Tekrarlanan taklidi bayat bulan bir avuç aydının şiir sebebiyle tutturduğu yol başka bir avuç aydının gözüne züppece görünse de topluma karşı sorumluluk açısından bir sahiciliği temsil ediyordu. (…)