siyaset Posts

Sıkıntı

 

Şimdilerde sıkça duyduğumuz bir lâf var: “sıkıntı yok”. “Tamam, mesele yok, içiniz rahat olsun” anlamında. Bunu sıradan insanlar sıradan olaylarda söylüyorlar. “Sıradan” deyince hemen sorulması lâzım: sıradışı olan ne kaldı ki?
Meselâ en büyük şehrimize Belediye Başkanı seçilen yeni bir siyasetçi “Yeni bir başlangıç için” sözünü İBB duyuru imkânlarını kullanarak sıklıkla ifade etti seçildiğinden bu yana. Ama bugün aynı sözü seçkin bir akademisyen ve entelektüel bildiğimiz, Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak görev yapmış, nisbeten eski bir siyasetçi de ifade edince insan ister istemez sıradanlaşmanın hangi boyutlara geldiği gibi endişe verici bir gerçek karşısında bulunulduğunu düşünüyor.

Günümüzde iyi yazı aranılan bir şey mi?

 

Kesinlikle hayır. İyi yazı arayanlar şu günlerde çok çok az. Ben bu blogda daha çok iyi yazı olarak gördüğüm yazıları tanıtıyorum alıntılar sunarak onlardan. Böylesi yazıları ya gazetelerde, dergilerde ya da çok nâdir olarak bazı internet sitelerinde okuyorum. O titizlikle seçtiğim ve iyi yazı olarak gördüğüm yazılardan alıntılar içeren yazıların çıkmasının üzerinden bir ay geçtiğinde günlük ortalama okunma sayısı sadece bir oluyor. Demek ki, edebî ve fikrî değeri olan yazılara rağbet yok. Peki politik, fikrî ve bilgi değeri olan yazılara rağbet oluyor mu ? Hayır, hangi türden olursa olsun nitelikli yazıya rağbet yok. Ben M. Şükrü Hanioğlu‘nun siyasî, fikrî ve bilgi değeri olan yazılarından da alıntılar sunuyordum o değerli düşünce ve bilim adamının bir gazetede yazdığı dönemde, yine okuyanlar çok çok azdı.

Popüler, siyasî ve niteliksiz yazıların daha çok okuyucusu olduğu rahatlıkla düşünülebilir. Hele bu çerçeve dâhilinde çıkan yazılar bir de belli cephelere dönük ise en çok okunan, rağbet gören yazıların onlar olduğu düşüncesi isâbetli olur büyük ihtimâlle.

Bu kanaatimi ve fikrimi böylece ve bu kadarla yetinerek belirttikten sonra bugün okuduğum ve iyi yazılar diyebileceğim üç gazete yazısından alıntılar sunacağım.

Bernard Lewis’in ölümü üzerine M. Şükrü Hanioğlu’nun yazısı

 

M. Şükrü Hanioğlu‘ nun dünkü yazısını okurken öğrendim öldüğünü. “Bernard Lewis’in ikili mirası” idi o yazının başlığı. Bununla, bir yanıyla onun bir akademisyen olarak önemli gördüğü eserlerini ve diğer yanıyla başta Ortadoğu olmak üzere bölgeler ve uluslar arası siyasette etkili oluşuyla birlikte ortaya çıkan doktrinini kasd ettiği anlaşılıyor. Beş cümle seçtim söz konusu yazıdan, onları alıntılıyorum.

M. Şükrü Hanioğlu, sığ entelektüel zeminli siyaset anlayışına dikkat çekiyor

 

Seçkin bir akademisyen olduğu kadar bir entelektüel olarak da önemsediğim M. Şükrü Hanioğlu iyi ki bir gazete yazarı olarak da faal durumda. Basınımızın yüz akı nâdir yazarlardan biri bana göre. Bu işini önemsemesini ve titizlikle sürdürmesini takdirle karşılıyorum. Pazar günü sabahları, kendisinin yazısını okuyacağım vakitler olduğu için, merak ve heyecan duyduğum anlar oluyor.

İki gazete yazısından alıntılar…

 

“(…) Herkesin bir rengi olmalıydı. Herkesin kendine özgü kelimeleri… Herkes kendine özgü bir şekilde gülümsemeliydi.