Süleyman Seyfi Öğün Posts

Süleyman Seyfi Öğün’ün bir yazısından sözler

 

Yeni Şafak gazetesi yazarlarından, bir akademisyen ve entelektüel olarak düşünür yanı ile dikkatimi çeken, dolayısıyla yazılarını ve konuşmalarını izlemeye çalıştığım Süleyman Seyfi Öğün’ün 29 Şubat 2016 tarihli Yeni Şafak’ta çıkmış olan “Doğanın kültürelleştirilmesi” başlıklı yazısından seçtiğim sözlerini aktaracağım.

Söyleyecek sözü olanlardan sözler…

 

(…) Son zamanlarda toplumda yaşanan ahlaki çürüme ve toplumsal çözülmeye bakarak bireysel düzeyde davranış kodları üzerinden sıklıkla yapılan eleştiriler, Müslüman -muhafazakâr şair, sanatçılarda görülen içe kıvrık melankolinin farklı bir boyutudur. Olayı bireysel ahlak, savrulma boyutuna indirgeyen ve bununla sınırlayan ama sistem sorununu görmezden gelen eleştirel bakış açısı bir tür muhafazakâr ahlakçılıkla malul kalmaya mahkum.

Üç gazete yazısından dikkatimi çeken satırlar…

 

“(…) Siyâsete ilkesel yaklaşımın Türkiye’deki karşılığı “değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” olarak ilân edilmiş bir kadüklüğe sadakâtten ibâret kalıyor. İlkeler çoğu defa ideolojik saplantılarla örtüşüyor ve parti siyâsetlerine ayakbağı oluyor. Hayât, özellikle de siyâsal hayât ise bunu kaldırmıyor. Siyâsette akışkanlık ve yeni durumlara intibâk edebilmek, ilkelerin yumuşatılmasına; eğer hayât zorluyorsa, onları başkalarıyla ikâme etmeye dayanıyor. Bu da entelektüel bir emeği ve atâletin iç tatmin mekanizmalarını aşmayı gerektiriyor.” (Süleyman Seyfi Öğün)
(alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

“Ev ödevleri ve evsizlik”

 

Süleyman Seyfi Öğün‘ün bu günkü yazısı, yukarıdaki başlık altında çıktı. Bu sıradışı yazının bazı satırlarını alıntılayacağım ama önce yazarı hakkında izlenim, kanaat olarak bende ne var, ondan söz edeyim biraz.

Yeni Şafak’taki yazılarından kendisi hakkında fikir, izlenim edindim. Okumaya değer, bana bir şeyler kazandırır buldum yazılarını. Devamlı okuyorum. Kendisinin İstanbul’da ayda bir seminer-söyleşi tarzı konuşmaları olduğundan haberim olduğu halde gidip izleyememiştim. İlk kez 9 Nisan 2016 Cumartesi günü Turgut Cansever’i anmak için düzenlenmiş bir programın konuşmacılarından ilki olarak dinledim kendisini İstanbul Tasarım Merkezi’nde. O konuşmasını çok beğendim. Böylece yazılarından edindiğim izlenim daha da pekişmiş oldu.

Şimdi bu yazısından bazı satırları aktaracağım.