Suriye Posts

Biri bir kitaptan, diğeri bir gazete yazısından iki alıntı

 

Muhyiddin İbn Arabî‘nin eseri Fusûsu’l-Hikemin Ahmed Avni Konuk tarafından yapılan tercüme ve şerhinin latinize olarak Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve Dr. Selçuk Eraydın’ın yayına hazırlamış oldukları dört cildinden “Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-I (7. baskı, M.Ü.İ.F.V.Y., İstanbul, 2017) s.94’den, daha da kolay anlaşılması için bazı kelimelerin bilinen karşılıkları verilerek yapılan alıntı:

“Bilinsin ki salât Allah tarafından rahmet, melekler tarafından istiğfar, ve kul tarafından duâ ve huzû’dur(tevazu’, alçak gönüllülük). İlâhî rahmet her şeyin isti’dâdı ve talebi hasebiyle o şeye ilişir. Dolayısıyla rahmet, âsîler ve günahkârlar üzerine Hak tarafından afv ve mağfiret ile tecellîdir. Ve afv ve mağfiretten sonra kul cennetle nimet ve varlık içinde olur. İtaatkâr ve sâlih olanlar üzerine cennet ve rızâ ve likâ (kavuşma, görme) haktır ki, bunlar da gözler görmedik, kulaklar işitmedik ve beşer kalbine hatıra gelmedik ilâhî nimetlerdir.

M. Şükrü Hanioğlu’na göre, bu, son tahlilde “sıradaki kriz”dir

 

M. Şükrü Hanioğlu‘nun bugünkü (Pazar) yazısını, ABD ile yaşanmakta olan krize dair yaklaşımı bakımından merak ediyordum. Çok da beklemediğim bir tavır değil ama bizdeki heyecan, kızgınlık, sıkıntı ve destekler karşısındaki tesellî ortamına göre pek serinkanlı buldum tavrını ve yaklaşımını.

“Arap Baharı”, “Arap dünyası” ve demokrasi yolunda önemli gelişme sağlayan tek ülke Tunus’un başarısı üzerine M. Şükrü Hanioğlu’nun yazısından alıntılar

 

“Arap Baharı” olarak adlandırılan siyasal dönüşümlerin üzerinden yedi yılı aşkın bir süre geçmesine karşın yaşananlardan etkilenen toplumlarda “tamamlanamayan” bir süreç söz konusudur. (…)

“Seküler olsun, yüzbinlerce kişiyi öldürsün(mü?)”

 

M.Şükrü Hanioğlu‘nun 16 Nisan 2017, Pazar günü Sabah‘da çıkan yazısının başlığı böyle. Bu önemli yazı, tabloyu ortaya koyan şu cümleyle başlamakta:

“Beşşar el-Esed liderliğindeki Ba’as rejimi totaliter mezhep diktatörlüğünü sürdürme uğruna yüz binlerce kişiyi öldürerek, milyonlarca bireyi göçe zorlayarak ve “Mahd al-Hadarat (Medeniyetler Beşiği)” olarak adlandırılan bir ülkeyi harabeye dönüştürerek yirmi birinci asrın en büyük insanî trajedisini yaratmıştır.”

Ali Bayramoğlu’na göre siyasette umut ve endişe taşıyanlar karşı karşıya

 

“Umut ve endişe karşılaşınca…” başlıklı yazısında (Yeni Şafak, 19.05.2016) Ali Bayramoğlu, her durumda Cuma gününden itibaren Türkiye’nin yeni bir tartışmaya gireceğinin kesin olduğu fikrinde.