“(…) “Dînî-dünyevî” farkı o kadar sert işlenmiştir ki, ideolojilerin teolojilerden derin ve esaslı bir kopuş olduğu sanısı yaygınlaşmış; tartışılmaz bir ön-kabûl hâline gelmiştir.
“(…) “Dînî-dünyevî” farkı o kadar sert işlenmiştir ki, ideolojilerin teolojilerden derin ve esaslı bir kopuş olduğu sanısı yaygınlaşmış; tartışılmaz bir ön-kabûl hâline gelmiştir.
M. Şükrü Hanioğlu‘nun bu günkü yazısının(Sabah, 01.05.2016) başlığı böyle.
“Türkiye’de uzun süre tekelci biçimde üretilen “tarih” ile onun “dönüm noktaları” olarak kavramsallaştırdığı toplumsal hatıra duraklarının sorgulanmasının “sembol” ve “anma“lar üzerinden yapılan çatışmanın ivme kazanmasına neden olduğu“ tespitiyle başlıyor.
Şair İsmet Özel’in bugün çıkmış bir yazısının başlığı böyle. Bu yazı, kendisinin İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde haftada bir (Cuma günü) çıkan yazılarının “Dil İle İkrar” serlevhası (üst başlığı) altındaki yeni yazı serisinin 16.sı.
Bu yazıdan bazı alıntılar sunacağım.
Yeni Şafak gazetesi yazarlarından, bir akademisyen ve entelektüel olarak düşünür yanı ile dikkatimi çeken, dolayısıyla yazılarını ve konuşmalarını izlemeye çalıştığım Süleyman Seyfi Öğün’ün 29 Şubat 2016 tarihli Yeni Şafak’ta çıkmış olan “Doğanın kültürelleştirilmesi” başlıklı yazısından seçtiğim sözlerini aktaracağım.