12.- 13. asırlarda yaşamış İbn Arabî’den ve 13. asrın iki büyük ârifinden (Sadreddin Konevî, Mevlânâ) sözler…
“İmdi hâriçten delil talebinden sakın! Basamaklara muhtaç ol! Ve delili zâtın için zâtından taleb eyle. Hakk’ı zâtında bulursun. Görmedin mi ki, Resûlullah (sav) Efendimizin nübüvveti (peygamberliği) sâbit olduğu ve akıl sâhipleri, kendilerinde, (Sav) Efendimizin kendisinin hevâsından değil Allah Teâlâ cânibinden söz söylediği karar bulduğu vakit, boyun eğmeğe ve teslîme dahil oldular. Ve onlar üzerine mükellef kılma görevleri mutasarrıf oldu. Ve onlar ‘delili nedir ve illeti nedir?’ diye suâl etmediler.” (Muhyiddin İbn Arabî, Tedbîrât-ı İlâhiyye, Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk, Yayına Hazırlayan:Prof. Dr. Mustafa Tahralı, s.53, İz Yayıncılık, 6. Baskı, İstanbul, 2013)
“Tasavvufî yöntem akılcı yönteme karşı hakikate ulaştıran bir yoldur.”
“Tanrı mutlak, böylece zorunlu varlıktır; mümkünlerin varlık sebebidir.” “Tanrı’nın âlemi yaratması belirli bir sebebe dayanır. Bu sebep, daha önce İbnü’l-Arabî tarafından ayrıntılı biçimde açıklanmış olan Tanrı’nın bilinme arzusudur. Bu arzu gerçekte ilâhî isimlerin ve niteliklerin kemâllerini görme talebidir.” “Bir şeyin varlığı ve var olma tarzı ile onun bilgi imkânları aynıdır. Diğer bir ifadeyle varlık ve bilgi bir şeyin iki farklı yönüdür.”
(Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 35. Cilt, s.420-425, “Sadreddin Konevî” maddesi, Yazan: Ekrem Demirli. Alıntılanan sözler için maddenin ilgili kısımlarında kaynak eserler belirtilmiştir.)
“Hak Teâlâ hikmet zımnında rûhu, kalıp ile bir iki gün te’lif için, bu kadar san’at yaptı ve kudret izhâr eyledi. Eğer insan kalıbıyla berâber bir lahza mezarın içinde otursa, divâne olmak havfı(korkusu -aa.-) vardır.”
“Sâlih yârân ile oturmaktan daha kuvvetli hiçbir bir mücâhede yoktur; ve onları müşahede etmek nefsin ifnâsı (fânî kılınmsı, yok edilmesi -aa.-) ve terkidir; ve bundan dolayıdır ki, cehil yılanı bir sene âdem görmezse ejderha olur, derler.”
“Baş odur ki onda bir sır ola. Yoksa bin baş bir pula değmez.”
(Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Fîhi Mâ Fîh, Tercüme: Ahmed Avni Konuk, Hazırlayan: Dr. Selçuk Eraydın, İz Yayıncılık, s.199, 212, 149)
No Comments