“1933’te neler oldu?”
2 aylık düşünce dergisi olan Teklif‘te (Mart 2023/ sayı 8) çıkan “1933’te neler oldu?” başlıklı Recep Alpyağıl‘ın yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Hitler hadisesi neticesinde -bu ecnebi zat (H. Reichenbach) 1933’te …üniversiteden çıkarılan muhterem Türk mütefekkiri A. Naim’in yerine geçmek üzere– İstanbul’a gelerek, keza nasılsa ele geçirdiği bir selahiyet ile yegâne bir Türk üniversitesinin yegâne Edebiyat Fakültesi’nde böyle bir ihraç ameliyesine keyfî ve şahsî olarak tevessül etmesi ve bunu ilmî felsefe namına yapması garip ve acayip değil midir? Bu ihraç ameliyesi üniversite dâhil ve haricinde kimsenin farkında olmadığı bir emri vaki halinde hâlâ devam etmekte olup … felsefe şubesinin yapısını altüst etmiştir.” —Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu (dipnot 1: Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, “Türkiye’de Pozitivizmin Tarihçesi”, Auguste Comte’un Felsefesi, 1.Kitap, L. Levy– Bruhl, çev. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu (İstanbul: Türkiye felsefî, Harsî ve İçtimaî Araştırmalar Merkezi, 1940), s. xvi. Bu eserin toplu yeni baskısında bu notlar çıkarılmıştır. Bkz. L.Levey-Bruhl, Auguste Comte: Felsefesi ve Sosyolojisi ,çev. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu (Ankara: İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, 1970).
“1933’te neler oldu?” başlığı, M. Heidegger okurlarının gayet iyi bildiği üzere, onunla yapılan meşhur söyleşinin Türkçe çevirisine ait. (dipnot 2: Bkz. Profesör Heidegger 1933’te neler oldu?: ‘Der Spiegel’in Heidegger’le Tarihî Söyleşisi, çev. Turhan Ilgaz (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1993). (…) (Ölümünden sonra yayınlanması koşuluyla, DER SPIEGEL Dergisi HEİDEGGER ile bir SÖYLEŞİ gerçekleştirir (23 EYLÜL 1966). Nitekim onun vefatını müteakip bu söyleşi aynı derginin 31 Mayıs 1976 tarihli sayısında şu başlıkla yer almıştır: “Nur noch ein Gott Kann uns retten (Ancak Allah bizi kurtarabilir)” (Bkz. bu başlıkla, Der Spiegel, 31 Mayıs 1976, s.193-219.)
“Biz Türkiye’deki 1933’te neler olduğuna dikkat çekeceğiz: 1933 Nazi Almanya’sı ile kesişen akademik trajedilere, Üniversite reformuna, felsefeden tasfiye edilenlere, neo-felsefeci Hans Reichenbach’a ve Türkçe felsefenin yeni manzarasına “Allah Dethroned”… (Gûyâ ve hâşâ) “tahttan indirilen Allah”)
1933 üniversite reformunun dilimize hediye ettiği Almanca bir kelime var: Doçent. Yani doçent kelimesi Latince doktor‘un Almancası. (…) Bir de doçent olarak atandıktan sonra doktora yapmaya yurt dışına gidenler var.
Üniversite reformu sonrası lise öğretmenliğinden doçentliğe geçen bir isim, Suut Kemal Yetkin.
Darülfünun’un lağvında görevden alınan hocalardan biri olarak Ferit Kam bu muameleye layık değildi. Bu değişmelere aykırı fikirleri olmadığını bilirdik. Ancak bazen şaka ederdi. Mesela, Latin alfabesinin kabulü neticesinde Ferit, Fuat gibi isimlerin imlasındaki değişmelere takılarak “Her birimizin kıçına ya bir it, ya bir at taktılar” derdi.
Ahmed Naim, 30 Temmuz 1933’e kadar Darulfünûn felsefe bölümünde metafizik dersleri vermekte idi. 1 Ağustos 1933’de, bir gün sonra, yeni adıyla İstanbul Üniversitesi açıldığında, artık metafizik dersi olmayacaktı. İfade edelim ki Ahmed Naim’in yerine ikâme edilen neo-pozitivist H.Reichenbach’ın zâtî vasfı ise anti-metafizikçilik idi.
O dönemin doğrudan tanığı olan Z.F. Fındıkoğlu yeni vasatı şöyle anlatıyor:
“İstanbul Üniversitesi’nin 1933-34 islâhatı sıralarında Türkiye’ye bir tesadüf eseri olarak gelen ve İstanbul’da bir müddet oturduktan sonra hiçbir iz, eser ve tesir bırakmadan Amerika’ya giden bir ecnebi felsefe profesörü de (H.Reichenbach’ı kasdediyoruz) 1933’de ecnebi bir mütehassıs tarafından her nasılsa üniversiteden çıkarılan muhterem Türk mütefekkiri A. Naim’in yerine geçmek üzere, o sırada Alman nasyonal sosyalizminin zulmüne uğrayan ve İstanbul’a getirtilen Alman musevilerindendir. Bu zâtın İstanbul Üniversitesi’nde beş sene “yeni- pozitivizm’ tedris eylediği ileri sürülüyor. (…)”
No Comments