Mayıs 2019 Posts

“Gazete yazısı deyip geçilmez” sözünü haklı kılan gazete yazıları da var!..

 

Böyle değerlendirdiğim iki gazete yazısından alıntılar sunacağım.

İlki Gökhan Özcan‘ın “Dinleyecek biri” başlıklı yazısından:
“(…) Söylemek istediği her şeyi söyleyerek giden var mıdır şu dünyadan? Muhtemel ki yoktur. Her yaşayanın yaşayamadığı bir şeyler kaldığı gibi, her söyleyenin söyleyemediği bir şeyler de kalır öylece içinde. Tamam, kalsın. Söylemeyi istediklerimizin bir kısmını söyleyebilmeyi de bahtiyarlık sayar geçeriz. Ve fakat, yaşadığımız şu velveleli hayat, öyle bir yere doğru gidiyor ki; Allah-u âlem bir zaman sonra bir şekilde söylenebilen sözleri, iyi kötü dile getirilebilen meramı da can kulağıyla bir dinleyen bulunamayacak diye endişe ediyoruz. Öyle ya; hayatımıza el koyan, günlerimizi tıka basa dolduran, adeta bize nefes alacak zaman bile bırakmayan bunca meşguliyetin arasında hangimizin bir başkasının iç dünyasına, duygularına, hassasiyetlerine, hikayesine bakmaya mecali, dikkati, sabrı olacak, olabilecek? (…) Nasıl bir felakettir bu, düşünebiliyor musunuz? Baş döndürücü bir hızla dönen bir zaman, hıncahınç insanla dolu karmakarışık bir dünya ve birbirine sağır milyonlarca insan…

İnsanda dışsal olanla içsel olanın uyumsuzluğu: üç yazıdan alıntılar

 

“(…) Sakin olmadığımızda iyi düşünemiyoruz, yani iyilikle düşünemiyoruz. İnsan, dışsal olanın etkilerinden korunabildiğinde sakindir, sükûnet içindedir. Tabiatı böyledir. Denizleri dalgalandıran rüzgardır, kendisi dışındaki hava ve tabiat etkileridir. İnsan da öyledir, dışından gelen etkilerle hareketlenir, tabii halinden uzaklaşır, farklı halet-i ruhiyelere girer. Hatırımızda tutmamız gereken bir şey bu; özellikle de insanın kendi halinde pek fazla kalamadığı şu zamanda. Dışsalın içseli örttüğü, sürüp neredeyse hayatın dışına attığı yeni günlerimizde. (…)