‘Teklif’ isimli iki aylık düşünce dergisi’nin(Ketebe Yay.) Mayıs 2022/3 sayısından alıntılar (2)
“Özgürlükten bahsederken sanki bu âleme ait olmayan, dolayısıyla bu âlem karşısında insanın kendi özgünlüğünü tahakkuk ettireceği bir tutanak, bir dayanak var mı yok mu diye bir soru soruyoruz.” (Tahsin Görgün) (s. 22)
“Küllî bir iradenin tahakkuk ettiricisi olarak cüz’ı iradeye sahip olmak ise bunun bilincine vararak tabakalarını takdir etme ve birisinden azat olabilme kararını verme yetisidir. Yani kendisini birinden kurtarıp ötekinin vasatı haline getirebilme kararını verme özelliği.” (Ömer Türker) (s. 26)
“İslâm hem trajik yani mahkum hem de mazlum insan anlayışını reddeder. Miraç hadisesi bunu temsil eder. Hz. Peygamber insanlığı temsilen tüm fizik kuralları, onları vazeden Cenab-ı Hak tarafından çiğnenerek huzura çıkarılır ve özgürlüğün temeli olarak muhatap alınır. Tanrı tarafından muhatap alınmak özgür olmak demektir. Çünkü biz de ancak özgür insanı muhatap alırız . Aynı ontik düzlemde bulunduğumuzu düşünmediğimiz kişiye deriz ya, ‘Muhatabım gelsin; sen benim muhatabım değilsin.’ İşte miraçta Cenab-ı Hakk, Hz. Peygamber’i yani insanlığı muhatap aldı. Fakat bu muhataplığın yani özgürlüğün bedeli olarak ona bir teklifte bulundu; yani insanlığından mükellef ve mesul kıldı. O halde Hz.Peygamber’in şahsında bizim muhatap alınmamız , yani insanın Cenab-ı Hakk tarafından muhatap alınması özgürlüğümüzün kaynağıdır. (…)” (İhsan Fazlıoğlu) (s. 27-28)
“Öyle bir zemin koymamız lazım ki, ihtiyar (seçme -a.a) kelimesindeki hayrı eyleme katarak gerçekleştiren, iyiliği tercih eden özgürlük kapsamında değerlendirilebilsin ama kölelik özgürlüğün bir alt kümesi olsun. Yani biz özgürlüğü daha geniş küme yapabilmeliyiz. Diğer bütün durumlar özgürlüğün alt kümesine dönebilmeli. Dolayısıyla meseleyi daha geniş bir zemine çekmemiz gerekiyor. (…)” (Ömer Türker) (s. 28)
“İslâm hem trajik yani mahkûm hem de mazlûm insan anlayışını reddeder. Miraç hadisesi bunu temsil eder. Hz. Peygamber insanlığı temsilen tüm fizik kuralları, onları vazeden Cenab-ı Hak tarafından çiğnenerek huzura çıkarılır ve özgürlüğün temeli olarak muhatap alınır. Tanrı tarafından muhatap alınmak özgür olmak demektir. Çünkü biz de ancak özgür insanı muhatap alırız.” (İhsan Fazlıoğlu) (s. 30)
“Başta hayat ve ölüm olmak üzere tüm yönelim nesnelerini bu yönelimsel boşluk içinde teemmül (etraflıca düşünme -a.a.) ediyor ve tercihe tâbi tutma imkânı kazanıyoruz.” (İbrahim Halil Üçer) (s. 34)
“Kendim için yaptım diyor ama, orada daha üst bir şey var. Orada olan şu: Dostoyevski bunun üzerinden Raskolnikov’un ağzından insanların başka insanlara kayıtsız kalışını eleştiriyor ve ‘Ben cebinde rubleyi sımsıkı tutup da sokakta muhtaç durumda olan insanın önünden geçmeyi tercih edemezdim’ diyor. Yani ben insanlığı tercih ettim demeye getiriyor.” (Ömer Türker) (s. 42)
” Tanrı’nın ve nebevî öğretinin hitab ettiği, muhâtab, mükellef ve mesûl yani halife- insan, ancak muhtâr insandır.” (İhsan Fazlıoğlu) (s. 82)
“Birey üzerinden temellendirilen özgürlük, bireyle kaim bir bireyselliğe hizmet etmez. Tam da bu nedenle metafiziğe açılan kapıları kapatma yahut daha iyimser bakışla siyasî ve toplumsal olanın dışına atma işlevi görür.” (Ömer Türker) (s. 90)
“İnsan fiillerinin maksadı, ihtiyar (seçme -a.a.) cihetinden hayr’dır; en yüksek hayr ise insanın saadeti olmakta; böylece insan ihtiyarının, yani özgürlüğünün mânâsı, insanın saadeti ile irtibatlı olarak ortaya çıkmaktadır.” (Tahsin Görgün) (s. 96)
No Comments