M. Orhan Okay beyefendi de bu dünyadan göçtü
Kendisini üniversite mezunu olur olmaz girdiğim asistanlık sınavını kazanınca göreve başladığım 1971 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde tanıdım. Orada Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde hoca idi.
Doktorasını “İlk Türk Pozitivisti ve Natüralisti” dediği Beşir Fuad üzerine yapmıştı. Politika gazetesinin sanat-edebiyat sayfasında Fethi Naci’nin, Beşir Fuad üzerine yapılmış çalışmalardan hiçbirinin Orhan Okay’ın çalışmasının değerine yaklaşamamış olduğu meâlinde bir değerlendirme yaptığı yazısını okumuştum. Bu yazıdan kendisini haberdar ettiğimde benden gazetenin o yazının çıktığı sayfasını istemiş, ben de vermiştim. Erzurum’dan bir hâtıram bu.
Çok nâzik, çok efendi bir insandı. Hani “tipik bir İstanbul efendisi” derler ya kimileri için, işte öyle biriydi. Dün Topkapı Çamlık mezarlığında defnedildiğinde, onu tanıyan akademisyen arkadaşlarından bazıları da merhûmun bu yönünü vurgulu bir biçimde dile getirdiler.
Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde odasında onu son kez ziyaret edişim, ben M.T.A. Genel Müdürlüğü’nde görevli iken, Ardahan- Şavşat-Ardanuç civarında jeolojik araştırma ve haritalama amaçlı arazi çalışmalarım sırasında (1989) oldu.
İstanbul’da 2000’li yılların başlarında bir konuşmasını dinlediğimi ve konuşma sonrası görüştüğümüzü, İSAM’da (İslâm Araştırmaları Merkezi) Fuat Sezgin’in konferansını izledikten sonra kendisi ve Nazif Şahinoğlu ile birlikte bir süre yürüdüğümüzü hatırlıyorum. Yine bir gün Nazif Şahinoğlu’nun evine eşi ile birlikte geldiklerinde ben de kendilerini görmek üzere oraya gelmiştim ve görüşmüştük. Son olarak ise bundan yaklaşık üç yıl önce, yine böyle bir kış günü, eşi Mübeccel Hanımefendi vefat ettiğinde evlerine taziyeye gitmiştim. Oğlu Cüneyt bey ve eşi ile de orada tanışmıştık. Orada o acılı günlerinden biri olan o günde merhûm Orhan Bey bana “Silik Fotoğraflar / Portreler” kitabını (Dergâh’ta genişletilmiş ve gözden geçirilmiş 1.Baskı: Ekim 2013) imzalayarak sunmuştu. Zevkle ve tutkuyla okumuştum o kitabını. Hâlâ da zaman zaman tekrar okuduğum bölümleri oluyor.
Merhûm Nurettin Topçu’ya hürmet, ilgi ve yakınlık duyan insanlardan biri olduğunu düşünür ve hissederdim. Silik Fotoğraflar kitabını okurken de bu düşüncem ve hissiyatım pekişti.
Dürüstlüğü, inceliği, şahsiyet sahibi oluşu yanısıra çalışkanlığı, üretkenliği, çalışmalarındaki titizliği ile de tanınır. Ben de öyle tanıdım kendisini.
Allah rahmet ve mağfiret eylesin. Ebedî saadete ulaşsın inşallah.
No Comments