PKK’dan ve HDP’den açıklamalar üzerine Oral Çalışlar’ın yazısı
Oral Çalışlar, “PKK’dan, HDP’den müzakere teklifi…” başlıklı yazısında 3 yıl önceki Newroz kutlamasına ve o kutlamaya Öcalan’ın gönderdiği mesaja değiniyor ve bu yılki Newroz için, endişeler içinde kutlandığını ve o eski kalabalığın da coşkunun da olmadığını söylüyor. Ve sözü, dün Newroz nedeniyle PKK ve HDP’den gelen açıklamalara getiriyor. Kandil’den gelen açıklamaya ve ona benzer içerikte gördüğü “İmralı Heyeti” adına konuşan Sırrı Süreyya Önder’in çağrısına yer verdikten sonra, üçüncü açıklama olarak da Selahattin Demirtaş’ın dediklerini aktarıyor.
Yazarın bu üç açıklamaya dair düşüncesi, yaklaşımı kendi sözleriyle şöyle:
“Bu üç konuşmayı alt alta koyduğumuzda, HDP/PKK çizgisinin, müzakerelere yeniden dönmek, çözüm sürecini başlatmak isteği içinde olduğunu düşünebilir miyiz?
Bazı kentlerde, YDG-H’nin silahlı hakimiyeti ve sokak işgali sürüyor. Bu noktada bir değişiklik niyeti var mı? Karayılan, bu halin ortadan kalkacağını söylüyor mu? HDP yetkilileri, hendeklerin kapatılmasıyla ilgili bir hamle yapmayı düşünüyor mu? Yüksekova’nın ya da benzer ilçelerin yıkılmasını engellemek amacıyla, oradaki YDG-H’lilerin eyleme ve işgale son vermesini sağlamak konusunda bir niyet bulunuyor mu?
Bombalı saldırıları savunuyor musunuz? Devam edecek misiniz?
Bu sorulara net bir cevap verilmeden, yapılan çağrıların anlamlı bir sonuç yaratmasını beklemek bana pek gerçekçi görünmüyor.
Elde silah, sokak başlarında bekleyen grupların gölgesinde, dünyanın hiçbir ülkesinde, sağlıklı bir müzakere ortamı oluşmaz.”
Yazar, Cemil Bayık’ın “”Erdoğan ve AKP devrilene kadar savaşı yaygınlaştıracağız” sözüne, S. Demirtaşın ağabeyi N. Demirtaş’tan gelen “AKP’yi devirme bağlamında paralel bir açıklama”ya, yine S. Demirtaş’ın CHP’ye “omuz omuza yürüme” çağrısında bulunmasına yer verdikten sonra da şunları söylüyor:
“PKK’nın hendek siyaseti yanlıştı. Hiçbir meşruiyeti olmayan “özyönetim” ilanları anlamsızdı. 7 Haziran seçimlerinin ardından, Türkiye’yi bölgedeki siyasi tablo içinde baş düşman sayan siyasi strateji, hatalıydı. Türkiye’yle “ölümüne” bir hesaplaşma içine girme tercihi, gerçekçi değildi.
Hayata, bölgedeki dengelere, zamanın ruhuna uygun olmayan, “maceracı” sayılabilecek çizgi, şimdi bir tıkanmayla yüz yüze.
Türkiye’de, Kürtler ve değişim isteyen kesimler, demokrasi ve kimlik talepleriyle ilgili mücadelelerini, meşru zeminde yürütebilecek imkanlara, belli bir düzeyde sahipler.
(…)
CHP, Kürt meselesinde nerede duruyor ki, onlarla bir paralellik sağlanacak? Ana dilde eğitim mi, Kürt kimliğinin tanınması mı, Anayasa değişikliği mi? Hangi düzlemde yan yana yürünecek?
CHP ile, olsa olsa, “devirmeci” bir paralellik gelişebilir. Bir tane “net ortak zemin” var, o da AKP karşıtlığı. Onun da, Meclis aritmetiği içinde, etkili bir anlamı bulunmuyor.
(…)
PKK’nın, “Türkiye karşıtı cephe yoluyla, statü elde etme projesi”nin, barış ihtimalinin önündeki en büyük engel olduğunu da görebiliyorum.
Bombalı araçlarla, şehirlerde silahlı hegemonya projeleriyle, “barışçı” bir mesaj verilmesi, mümkün değil.
Kimse inanmaz.
(…)
Samimi bir çözüm perspektifi, ancak, toplumun farklı kesimlerini aynı anda ikna edebilecek hamlelerle, yeniden hayata dönebilir.”
Oral Çalışlar’ın düşüncesi ve yaklaşımı itidâl yansıtıyor. Yani aşırılıktan, ölçüsüzlükten, adalet gözetmemekten uzak duruyor olayları ve söylenenleri değerlendirirken.
(Not: Bu yazımı Radikal Blog yazarı olarak 22.03.2016 günü kaleme aldım ve aynı gün adı geçen internet gazetesinde çıktı ve bu yazı orada çıkan son yazım oldu. O tarihten bu yana Radikal Blog yazısı çıkmadı. Kapanacağı, kapandığı söylentisi Google’dan okunuyor, gazetede bir açıklama çıkmadı henüz.)
No Comments