Üç kitabın her birinden birkaç cümlelik alıntılar
“Havâs için bir sır vardır; o da budur ki, daire noktası muhîtin (kuşatanın) varlığında asıldır. Ve her ne vakit varlık olarak veya varsayarak bir küre takdir etsen, senin için bir nokta takdiri gerekir ki, o da onun merkezidir. Ve noktanın varlığından kuşatanın varlığı gerekmez. (…) Ve varlıkta daire yoktur; yani ‘Allah Teâlâ vardı; ve onunla beraber bir şey yoktu.’ “Allah Teâlâ her şeyi kuşatandır.” (Nisâ, 4/126) (Tedbîrât-ı İlâhiyye Tercüme Ve Şerhi , Müellif: İbn Arabî, Tercüme Ve Şerh: Ahmed Avni Konuk, Yayına Hazırlayan: Prof.Dr. Mustafa Tahralı), s. 95.)
“Allah’a yakınlıkta Muhammedî’nin değeri Rabbinin kelamını okurkenki makamıyla ortaya çıkar ve bilinir. Bu makam onun okuduğu âyetler karşısındaki sakinliğidir. Bu sâkinlik ise okuduğu âyetlerin manâlarını bilmesi ve onlara muttali olması iledir. Tilavet esnasında Allah’ın katında bulunan şeyleri hatırlar, kendisini tanır. Allah Ruhu’l-kuds vasıtasıyla kelâmının nesir ve nazmını ona işittirir ki, ilahi vahyin dışında, ‘şiir’ denilen nazımda şeytanın esintilerinden korunsun. Bir rivayette Hasan b. Sabit’in Kureyşlileri hicvetmek istediğinde, Hz. Peygamber’den himmet talep ettiği, buna mukabil peygamberin ona şöyle dediği aktarılır: ‘Hasan! Sen söyle, çünkü Ruhu’l-kuds peygamberin iffetini savunduğun sürece seni destekleyecek!’ “(Fütûhât-ı Mekkiyye, c. 15, müellif: İbn Arabî, çeviri: Prof. Dr. Ekrem Demirli. s. 126)
“Türkiye’de hesap dışı tutulamayacak sayıda insan müslim olmanın kendilerine temin ettiği güven duygusuyla üzerinde yaşadıkları toprakların her çeşitten sorumluluğunu yüklenmeye aday görünüyorlar. Dost düşman herkes biliyor ki yüzyıllar boyunca aynı insanlara yalnızca müslüman oldukları için kısıtlı muamelesi yapılmıştır. Köye otomobille gelen yabancının bindiği aracın önüne köylülerin saman koyduğu alaycı bir dille ve acıyarak anlatılmıştır yıllarca. Günümüzde alaya ve acınmaya kimin müstahak olduğu tekrar düşünülüyor desek yeridir. Acaba köylüler otomobilin önüne samanı bile bile koymadılar mi? (…) Üzerine bindiği aygıtın samanının nereden geldiğini bile bilmeyen züppeye haddini bildirmek istediler. Belki de bir âlet kullanacaksan onu harekete geçirecek şartlara da hâkim olmak mecburiyetindesin demek istediler. (…) Bu kitap başkasının arabasına binip caka satmaktansa o arabanın önüne saman koymayı tercih eden birinin kaleme aldığı metinlerden oluşuyor.” (İrtica Elden Gidiyor!., İsmet Özel, İklim Yayınları, s.10)
No Comments