“Masal yıkma faaliyeti kısmen dahi gerçekleştirilse insanlık tutarlı olmaktan medet umabilirdi.”
İsmet Özel‘in İstiklal Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında “MASALI YIKMAK , TARİHİ TEDKİK ETMEK” başlığıyla çıkan 9 Rebiülevvel 1444 (5 Ekim 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=141&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar ( bunlardan ilki ilk paragrafın son cümlesi olarak alıntılanıp başlığı teşkil etmekte) bu yazıyı oluşturacak.
” Yerkürede dünya hayatının hakkı neyse onu vererek yaşamak ancak imdadımıza tutarlı olmak yetişirse mümkündü. Haddi aşmağı yasaklayan Kur’an bu sebeple nâzil olmuştu. İndirilen Kur’an insanları iki öbekte topladı: Bir yanda Allah’a teslimiyetten daha üstün bir değer tanımayan Müslümanlar, yani sahici, muhlis insanlar vardı, öte yanda değeri her kıpırdanışta değişenler yer alıyordu. (…) Allah birini diğerinden ayırmanın kolaylığını Müslümanlara bir Hulefa-i Raşidin devri hediye ederek verdi. (…)
(…) Masalda hadisenin ne olduğu ve hangi şartlarda vuku bulduğu masalcının keyfine bırakılmıştır. Türk masalları “…onlar ermiş muradına” diyerek biter. Kafada erilecek murat yoksa masal da yoktur. Masalı tertip eden bunu bir teselli can bulsun diye yapar. Tarihte ise ne tarih yazıcısının keyfince dayatılmış bir hadise, ne de dayatılmış şartlar vardır.
Galiplerden ve mağluplardan vazgeçilemediği için tarih bir rahatsızlık alanıdır. (…) Yani zaman gelir masal tarih içinde eritilmeğe çalışılır, yeri gelir tarih masal içinde eritilmek istenir. Britanyalı tarihçi filozof R. G. Collingwood (1889-1943) Britanyalıların Almanlarla niçin savaştığı sualine bir cevap yetiştirebilmek gayretiyle “The New Leviathan” kitabında tarihi masalla kıyasıya harman etti. (…)
İşte bu yüzden gerçeklerle el ele yürümek isteyen insan hem kendi masalını ve hem de temas ettiği bütün masalları yıkmakla mükelleftir. Masal yıkılmaksızın tarih tedkik edilemez. Edilemez de ne olur? Fiilen hükümranlık sahibi olanların eli kuvvetlenir. Elin kuvvetlenmesi demek yürürlükteki hegemonyanın pekişmesi demektir. Kapitalizm hegemonya tesis edebilmek için tüketim ideologisini insanın tabiatıyla birleştirdi. İnsanın tabiatı var mıydı? Yoktu; ama varmış gibi yapıldı. (…) Batılılaşma ideologisi başımıza dilenci olarak yaşamaktan gocunmayan yöneticileri musallat etti. Gocunanlar asılarak idam edildi.
Tarihi tetkik edebilmek için geçmişe dair masalları yıkmamız gerekiyor. İbret almak için mi tarihi tedkik edeceğiz? Hayır, tarihten ibret almak tam bir safsatadır. Eğer zaman kimi gelenek taraftarlarının sandığı gibi bir çember oluştursaydı tarihten ibret almağa safsata demeyecektik. (…)
Eğer tarihi tetkik edebilirsek hem takip edilen hattın sıhhatinden şüphe edebileceğiz ve hem de sathın aldatmacasına meyletmeyeceğiz. O zaman misak-ı millî, yani Türk milleti olarak ettiğimiz yemin dirilecek. Misak-ı millîyi diriltmenin kime ne faydası var? Faydayı bu sualin tersinden cevaplandırılması gösterebilir. Kayıp Batı Medeniyeti cephesinde ortaya çıkacaktır. ”
No Comments