“Ya Molla Fenârî bizim neyimiz oluyor?”
Mahmud Erol Kılıç’ın bu günkü yazısının (Yeni Şafak, 19.02.2017) başlığı böyle.
Bu önemli ve genişçe yazının sadece üç yerinden ifadeler aktaracağım, ola ki yazının tümünün okunmasına teşvik niyetim küçücük ölçüde de olsa gerçekleşir.
*Geleneğe tabi âlimlerde bütün araç ilimler amaç ilimlere hizmet gayesiyle tahsil ve tedris edilirlerdi. Yani ana gaye hep metafizik olmuştu. Yüksek ilim marifetullah’tır. Hakk’ın sıfatlarının ve fiillerinin âlemdeki tezahürlerini, tecellilerini bilmek, İnsan’ın bu yapıdaki rolünü bilmek esas gayedir ve ilimlerin en şereflisidir.
*Misbahü’l-Üns adındaki bu şerh ilginç bir tecellidir ki komşu İran medreselerine girdi ve orada kendine bir yer buldu. Bugüne kadar orada en yüksek ders kitabıdır ve en son Molla Fenari’nin bu kitabı okunarak mezun olunmaktadır. ‘Rakip komşu bir devletin Sünni bir Şeyhülislamının kitabı’nın İran’da garipsenmeden bugüne kadar okutulagelmesi de calib-i dikkat bir husustur. Üstelik pek çok âlim ona haşiyeler düşmüşlerdir. Bunlardan birisi de Ayetullah Humeyni’nin –ki yıllarca bu kitabı okutmuş- yazdığı haşiyedir.
*Şimdi bunlar bilinmeden onun fıkıh anlayışı, mantık anlayışı da bilinemez. Koparamazsınız fiziği metafizikten. Zira onun Usul-i Fıkıh kitabı olan muhteşem eseri Fusûlü’l-Bedâi’de ele aldığı konular da bu ilk grup eserlerle irtibatlıdır. Aynı şekilde onun İsagoci Şerhi de sadece düz bir mantık kitabı değildir. Girişte, belli bir vahdet noktasında birleşen kesreti öğrenmek isteyen kimsenin öncelikle bu vahdet noktasını kavraması gerektiğine dikkat çeker.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/ya-molla-fenr-bizim-neyimiz-oluyor-2036273
No Comments