“Varolmanın Boyutları Tasavvuf ve Vahdetü’l-Vücûd Üstüne Yazılar” dan (eser sahibi: W. Chittick, Derleyen ve çeviren: Turan Koç, insan yayınları, 4.Baskı: 2013) alıntılar

 

“Çeşitli yıllarda Türkiye’deki kütüphaneleri tam olarak dört kez dolaştım. Bu kütüphanelerde benim yaşıma yakın hiçbir Türk’le karşılaşmamış olmaktan, böyle bir olgudan her zaman büyük bir üzüntü duydum; yalnız daha önceki bir kuşaktan insanlar vardı buralarda. Bununla birlikte, dostlardan, son zamanlarda durumun biraz değiştiğini ve bugün çok sayıda aklı başında gencin yüzeyselliği terk ederek kendi miraslarını daha derinden öğrenmek için çaba gösterdiklerini öğreniyorum. Eğer yazılarım bu çabalara bir şekilde katkıda bulunabilirse bundan büyük bir zevk duyacağım.” (s. 7-8)

“Aslında ben, burada anlatılmasına gerek olmayan birtakım tuhaf olaylar vasıtasıyla henüz bir üniversite öğrencisi iken İslâm düşüncesinin câzibesine kapıldım. Sezgisel bir biçimde, ana akımı oluşturan Batı düşüncesinin temelde boş ve anlamsız olduğuna, sonunda umutsuzluktan başka hiçbir şey ortaya koymadığına vâkıf oldum.” (s. 8)

“İslâm dünyasında ‘bilgi’ye her zaman gösterilmiş olan geleneksel saygı, çağdaş dünyada kendisini ‘bilgi’ olarak takdim eden şeye, yani mesleğe kaymış bulunmaktadır. Bu durum, bilgiye ilişkin herhangi bir geleneksel İslâmî tanımın tıp ve mühendisliği değerli ilimler sıralamasının en alt basamağına koyduğu olgusunu görmezlikten gelmektir; çünkü bu tür bilimler, tam bir insânîliğe ulaşma konusunda hemen hemen hiçbir pratik yararı olmayan ikinci ya da üçüncü dereceden insânî konulara ağırlık verir. (…) Hele hele modern bilim, kelimelerin en küçük düşürücü anlamlarıyla, ‘fanatisizm’ ve ‘fundamentalizm’ adlarına müstehak olan özel bir dar kafalılık türünün ortaya çıkmasına neden olmaktadır. (…)” (s. 11)

” Tüm İslâmî disiplinler arasında, temel ilâhî ve insânî konulara dinleyenin kalbine işleyen bir dille önem ve öncelik vermesi bakımından ‘tasavvuf’un özel bir yeri vardır. Öteki disiplinler, aklîleştirici özelliklerinden dolayı sonu gelmez çözümleme, tartışma, ayrıştırma ve bölümlemelere gitme egilimi gösterirler. (…) Bu modern görüşte, Tanrı hakkında ciddî hiçbir bilgi edinilemez; işte bu yüzden dinî inançlarını muhafaza eden Batılıların çoğu, inançlarının bilgi ve bilimle hiç ilgisiz ya da çok az ilgisi bulunduğunu düşünmektedirler. (…)” (s. 12)

“Şimdi çoğu Müslüman, hayat verici özü budanmış Şeriat’a sahte sadâkatin ve Batı’nın ‘ahlâksızlığı’na karşı retoriğe dayalı uzun nutukların dışında, modernleştirmeye hiçbir sınır görmedikleri bir bağlamda yaşamaktadırlar. (…)” (s. 12)

“Nazarî (teorik) tasavvuf konusunda hayranlık uyandırıcı olan şey, mutasavvıfların bu kanıtları getirirken kullandıkları entelektüel vâsıtanın çok incelikli olmasıdır. Özellikle İbn Arabî, dünya entelektüel tarihinin en büyüklerinden biridir; dolayısıyla onun bakış açısının on dördüncü yüzyıldan on sekizinci yüzyıla gelinceye -ve Afrika’dan Çin’e- kadar ciddî İslâmî düşünceye ağırlığını koymuş olması hiç de tesadüfî bir şey değildir. Bugün İslâm dünyasında yaşanan çok sayıda trajediden biri, Müslüman aydınların büyük bir çoğunluğunun İbn Arabî’yi, kolayca bir kenara itilebilecek sadece bir isim olarak tanımalarıdır. (…) Bu tür insanların vahdetü’l-vücûd teriminin İslâm tarihi bağlamında ne anlama geldiği konusunda herhangi bir fikirleri de yoktur. Bu durum, geleneksel olarak ‘katmerli cehâlet’ (cehl-i mürekkep) denen şeyin önemli bir örneğidir. (…)” (s. 12-13)

“Batı’da çok sayıda insan, insânî ve beşerî varoluşun son kalıntılarını kurtarmanın yollarını ararken, dünyanın geri kalan kısmı yüzlerce ve binlerce yıldır medeniyeti beslemiş olan şeyi terk etmeye can atıyor.” (s. 13)

“Kanaatimce, İslâmî zihnî donanım (intellectuality ) modern çağın en çetin ve âcil sorunlarına en açık ve en bilgece çözümlerden birini sunar. Ancak modern ilim adamlarının bu konularda ilgi ve uzmanlıkları bulunmadığından, bu çözümler Batı’da öne getirilmemektedir. Hattâ bunlar, retoriğe dayalı şikayetlere ragmen, Batı’yı kendisine hâlâ model olarak alan İslâm dünyasında bile, çoğunlukla gündeme getirilmemektedir. Ben ve benim gibi başka kimseler bu bilgeliği keşfetmek ve modern bir dille takdim etmek için gayret gösteriyoruz. (…)” (s. 13-14)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked