“Yoldan çıkmışların eğlendikleri mahalde doğan Batı medeniyeti savaşın tabiatını değiştirdi.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında “NİÇİN DÜNYA TARİHİ YOK VE FAKAT DÜNYA SAVAŞLARI VAR ?” başlıklı ve 23 Rebiülevvel 1444 (19Ekim 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=143&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamaların ( bunlardan ilki o yazının ikinci paragrafının ilk cümlesi olarak alıntılanıp bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşturacağı bir yazı olacak bu.
” Savaş adını verdiğimiz vakıa çeşitli kavimlerin dünya hayatıyla (giderek modernlik sonrasının dünya sistemiyle) hesaplaşmasının bir adıdır. Medeniyete sahip çıkanlar emek verdikleri değerleri elde tutmak için savaştıklarını iddia eder. (…)
Savaş olur çünkü yerkürede kendi menfaatlerini başkalarına tasdik ettirme gayretinde bir kavim vardır.
(…) Avrupalılar tarafından keşfedilen her yer müstemlekeleştirildi. Bu sürece sanayi çağı eşlik etmekte gecikmedi. Mamul madde ihracatı sanayi devriminin görünen yüzü idi. Mali sermaye hâkimiyeti yerkürede hüküm süren eziyetli üstünlüğün görünmeyen gerçek yüzü oldu. (…)
Medeni olduklarına inanmış olanlar kendilerinden olmayanları itaate zorlamanın sert ve yumuşak yollarını tatbik ile meşgul oldular. Savaşın tabiatının değişmesi demek her ferdin kimin hesabına çalışıldığı bilgisinden günden güne uzaklaşması demekti.
(…)
Önce mensubiyetlerimizin bilincine varmak zorundayız. Sonra mensubiyetlerimizi aidiyetlerimiz haline getirmek mecburiyeti bizi bekliyor. O zaman tarihin hangi uğrağında bulunduğumuzu bileceğiz. Aidiyetimiz tarihte bize hangi rolün düştüğünden haberdar edecek.
Ya medeniyeti daha hayırlı bir hayat için bir vasıta olarak göreceğiz veya daha hayırlı bir hayata erişmemiz karşısındaki engelin medeniyet olduğunu fark edeceğiz. (…)
Şu anda elde ne kaldı? Ey Türk milleti desek yüzünü bizden yana çevirecek kaç kişi var?
Her iki dünya savaşı da bir milletin ferdi olma ihtimalimizi yok etmeğe dönük politikalar üretti. Ben yıllar yılı şu anda haritalarda görünen ülke sınırlarını Misâk-ı Millî sınırları sanarak yaşadım. Mekteplerde bana Meclis-i Mebusan’ın millî misak üzerine yemin ettiği öğretilmedi. (…) ”
No Comments