“Türk olarak bildiklerimiz toplum selâmetini İslâm ahlâkında arayan insanlar idi.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında “ENKAZ DEVR ALMAK” başlığıyla çıkan 7 Rebiülahir 1444 (2 Kasım 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=147&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki başlığı teşkil eden o yazının ikinci paragrafının son cümlesidir) oluşturacak bu yazıyı.

” 37 senedir Cumhuriyet idaresinin ömrü. Ne zaman ki, 27 Mayıs 1960 tarihine ulaşıldı işte o zamandan sonra bir İkinci Cumhuriyetten bahis açıldı.  (…) 1950-60 arasında ne CHP’nin, ne de DP’nin beynelmilel ilişkiler itibariyle birbirinden farkı yoktu. Tasrih edelim: Sakarya Meydan Muharebesi ile Büyük Taarruz arasında geçen bir yıl boyunca gözle görülebilen sınırlar bakımından varılan Dünya Sistemi uzlaşması yürürlükte kaldı.

Bir Dünya Sistemi uzlaşmasının yürürlükten kalkması bir başka uzlaşmanın yürürlüğe girmesi demekti. (…) Ne oldu? Türk topraklarının kaderi tartışılabilir oldu. (…) Paradigma değişimi kimleri daha çok servet ve daha yüksek bir makama kavuşturmuştu? Birçoklarının gözünde ‘Türkler gelmeden önce Anadolu, Anadolu’ya gelmeden önce Türkler’ tezi yeniden yerine oturmuştu.  (…)  Türkler bir nüfus nakliyatı yoluyla mı milletten sayılıyordu? Türklerin Orta-Asya’dan geldikleri iddiasının iler tutar bir tarafı var mıydı? Hayır, yoktu. Türkler tıpkı Avrupa’da doğmuş milletler gibi varlıklarını sahip çıktıkları topraklarda başlatmış ve saygın bir çizgiye getirmişlerdi.  Ancak arada ciddi bir fark vardı: Avrupa milletleri millet olmalarını milli pazarlarına, yani kapitalin yerel kentsoylular elinde birikimine borçlu olmalarına mukabil Türkler millî değerlerini sermaye birikimine koydukları engellere borçlu idiler. (başlığı teşkil eden alıntı cümlenin yeri)

(…) Devlet gidebileceği en uzak noktaya Türkleri yirmi seneye yakın bir zaman boyunca bayram olarak kutlama seviyesine düşüren 27 Mayıs’la gitti. (…)

(…) 27 Mayıs’ın kendini yalnız hissetmemesi için bir 12 Mart 1971 ve bir 12 Eylül 1980 yaşandı. Her askeri müdahale tesirini ekonomik yapıda gösterdi. Giderek hesaba katılacak ebattaki her sermaye birimi Türkiye aleyhine çalışanların emrinde dış bir güç olarak yaygınlık kazandı.  (…)

Dolayısıyla enkaz devraldığını söyleyen her hükümet bilerek veya bilmeyerek kanayan yarayı işaret ediyordu.
Kanayan yaramız mamul madde ihraç eden ve ham madde ithal eden bir ekonomik yapının (ki Milâdın XVII. yüzyılına kadar Türk ekonomisi bu esasta işliyordu) tersine döndürülmesiydi.  (…)

On yıl devam eden Demokrat Parti hükümetleri sırasında milletin cebinin para gördüğüne itiraz edebilen yoktu. (…)
Amiyane pozitivizm Türk topraklarında bir hükümet hastalığıydı, (…) “

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked