Dikkatimi çeken üç gazete yazısından birer bölüm…

 

“(…) Sağlam bir idrakin rahatlıkla farkına varabileceği ve dolayısıyla tedbir alabileceği savrulmaları, biz güncel meselelerin getirdiği günlük olağan konum alışlar gibi görüyor ve değerlendiriyoruz. Bu bizi hem zeminsiz, hem tarifsiz bırakıyor.

Bugün karşısında olduğumuz şeyin yarın yanında, bugün yakınında olduğumuz şeyin bir sonraki gün uzağında olabiliyoruz rahatlıkla ve her şeyi anlamsızlaştıran bütün bu çelişkili hallerimize karşılık adımız, kimliğimiz, iddiamız nasıl oluyorsa sabit kalıyor, hiç değişmiyor. Bu acıklı manzara, bu idrak körelmesi, bu zihniyet uyuşması, akleden bir kalbin elbette hiç gecikmeden farkedebileceği bir şey olurdu. Eğer biz kendimizden, fikirlerimizden, kanaatlerimizden, yargılarımızdan bu kadar emin olmasaydık! İdrak sahiplerinin ‘gaflet’ dedikleri şey bundan başka ne ki? (…)” (Gökhan Özcan, “Ham meyve neden acıdır?” başlıklı yazısından, Yeni Şafak, 04.05.2017)
http://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/ham-meyve-neden-acidir-2037704

“(…) Burada esas olarak, iki aşamalı bir beklenti olduğunu düşünüyorum. İlki, Türkiye ile Ortadoğu’nun bağının ortadan kaldırılması; ikinci aşamada ise maazallah, Türkiye’den Güneydoğu’nun koparılmasıdır. Bunu açıkça görmeliyiz. Tasarımın bir diğer boyutu ise İran’ın da eş anlı olarak coğrafya üzerinde etkisizleştirilmesi öngörülüyor. Bunun en kestirme yolunun, Türkiye ve İran’ı bir savaş durumuna getirmek ve eğer mümkünse savaştırmak olduğunu gözardı etmemek gerekiyor. (…)” (Süleyman Seyfi Öğün, “Riskler ve fırsatlar” başlıklı yazısından, Yeni Şafak, 04.05.2017)
http://www.yenisafak.com/yazarlar/suleymanseyfiogun/riskler-ve-firsatlar-2037700

“(…) Mesele, gayrimeşru güçlerin meşru otoriteler üstünde terör marifetiyle bir yaptırım unsuru olma niyeti… Referandum öncesi bütün dünyada Türkiye aleyhine, özeldeyse Tayyip Erdoğan aleyhinde bir kampanyanın yürütülmesi olgusu da, işbu terör olgusundan arındırılmış bir olay değildir. Bu cümleyi bir “kan davası” gütme maksadıyla söylemiyorum. Yaklaşık yüz yıldan bu yana artık ülke içi ve ülkeler arası siyasal ilişkilerde terörün nerdeyse meşru görülen bir baskı unsuru olarak kullanılmaya başlanmış olmasına işaret ediyorum. (…)” (Rasim Özdenören, “Hak batıl terör ve biz” başlıklı yazısından, Yeni Şafak, 04.05.2017)
http://www.yenisafak.com/yazarlar/rasimozdenoren/hak-batil-teror-ve-biz-2037701

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked