İki değerli yazıdan birer bölüm
İlki Rasim Özdenören’in “Kan dökmedeki bu gözü dönmüşlük nedir?” başlıklı yazısı. Yazının son satırları:
“(…) Halen yeryüzünü kaplamış olan fitne fesat ortamında çıkarılan kavganın mahiyetini yeterince kavramamız gerekiyor. En dibinde, kökeninde kimi ülkelerin başka kimi ülkelerin zenginliğini talan etmeye, sömürmeye dönük bir savaşım veriliyor. Böyle bir savaşımı haklı çıkarabilmek için insan mantığını kanırtmak da yeterli olmaz.
Ama bu maksatla çıkarılmış olan savaşımı önlemek için gösterilen çabanın adı cihattır. İkisi arasındaki farka dikkat isterim.”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/rasimozdenoren/kan-dokmedeki-bu-gozu-donmusluk-nedir-2039117
İkincisi Gökhan Özcan’ın “Ahdimizi hatırlamak için…” başlıklı yazısı. Bu yazının da son satırları:
“(…) Yağmur yağdığında biz bütün bu ibretleri almak ve bu ibretlerle idrakimizi genişletmek yerine, meseleyi bıktırıcı klişelerle bir altyapı tartışmasına çevirerek bunun üzerinden birbirimizi hırpalamayı seçiyoruz. Elbette altyapıda eksik olan her ne ise elbirliğiyle acilen ve mesele kayıkçı kavgasına dönüştürülmeden tamamlanmalı. Ama iklimin, sağanak yağmurların, yakıcı güneşin, gelip geçen bulutların, rüzgarın, fırtınanın, gök gürültülerinin ve bir anda bütün karanlığı aydınlatan yıldırımların insana söyledikleri de bu zihinsel itiş kakışa kurban edilerek ıskalanmamalı.
Rabbiyle ahdini neredeyse unutmakta olan bir insanlığın, yağmurdan, güneşten, rüzgardan, yıldırımlardan öğreneceği çok şey var. Modern zamanın oyalayıcı şemsiyelerini aradan kaldırıp göğsümüzü yağmura tutmak zorundayız. Bunu ahdimizi tazelemek ve tazelenmek için yapmalıyız. Çünkü yağmur Rabbimizin yanından geliyor, onun ahdi çok yeni!”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/ahdimizi-hatirlamak-icin-2039116
No Comments