Merhûm Babanzâde Ahmed Naim Bey’in yayına hazırlamış olduğu bir eserden…

 

“Bana dua ediniz ki, istediğinizi vereyim. Dua ile olsun ibâdet etmekten yüksünenler, sonra zelîl ve hakîr olarak Cehenneme girecekler. (Gâfir, 40/60)

“Muztar kalanın dua ve istirhâm etdiğinde imdâdına yetişen, duâ ve nidâsına cevab veren O’ndan başka kimdir ki?” (Neml, 27/62). Bu iki âyet, asılları ve mealleriyle, merhûm Babanzade Ahmed Naim Beyin 1930’lu yılların başlarında yayına hazırlamakta olduğu Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi isimli eserin vefatına (1934, 14 Ağustos Pazartesi, Öğle namazı ikinci rekatte secdede) kadar hazırladığı ilk üç cildin üçüncüsünün(Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları-Sayı: 55-3) “İstiskâ Bahsi” bölümünde, 250. sayfada bulunuyor. Büyük ihtimâlle âyet mealleri kendisinin Türkçesiyledir. Aynı sayfanın sonunda başlayıp 251. sayfada iki satır olarak devam eden bir hadîs-i şerîf ve onun şu meâl-i şerîfi vardır: “Dünyâya rağbet etme ki, Allah seni sevsin. Halkın elinde olana rağbet etme ki, halk seni sevsin”. Bu hadîs-i şerîfin buyurulmuş olması, İbn-i Mâce’nin “Sünen”inde bulunan şöyle bir rivâyet-i haseneye dayandırılmıştır: Biri “Yâ Resûla’llâh, bana öyle bir amel göster ki, yapdığımda Allah da, halk da beni sevsin” diye istekde bulunmuş ve Peygamberimizin (sav.) cevâbı buyurduğu gibi olmuştur. (istiskâ’: suyun lüzûmunu şiddetle duyma, yağmur duasına çıkma, bir yerlerde veya insan bedeninin bir yerinde su birikmesi. (“yağmur eksikliği ve sonra kabul edilir duayı müteakıb fazlaca yağmur yağması” anlamı düşünülebilir.)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked