Gazzâlî (1058-1111) hakkında…
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden, değerli ve seçkin bir akademisyen ve entelektüel olan İlhan Kutluer‘in “Felsefî Gök Kubbemiz” adlı kitabından Gazzâlî hakkında kısa bir bölüm aktaracağım.
Mîlâdî 11. yüzyılın ikinci yarısına ve 12. yüzyılın başlarına ait 53 yıl gibi kısa sayılacak bir ömrü karakterize eden entelektüel çabaları ve arayışlarıyla, bunların sonucu ortaya çıkan değerli eserleriyle tanınan Gazzâlî hakkında bu satırları onu öz olarak daha bir yakından ve gerçek olarak tanımamıza imkân verici özellikte bulduğumu belirtirim.
“(…) ‘Mişkât’ gibi bir son dönem eseri olan ‘el-Munkızu mine’d-dalâl’den öğreniyoruz ki, Gazzâlî’nin bazı aşamalarda bedeli entelektüel bunalımlarla ödenmiş olan hakîkati arayış serüveni, tasavvuf ehlinin temsil ettiği ahlâk ve dolayısıyla hakikat doktrininin bu yöndeki iddiaların ‘en iyisi’ olduğu sonucuna ulaştığında da bu hiçbir tereddüt içermeyen bir karardı. Tasavvuf ehlinin temsil ettiği yol ve bu yolla varılan hakikat Gazzâlî’ye göre tüm din âlimlerinin ilimleri, hakîmlerin hikmeti bir araya gelse daha yükseğini ortaya koyamayacakları bir kalibreyi işaret ediyordu. Çünkü bu yolu aydınlatan ışık doğrudan doğruya nübüvvet kaynağından (min nûri mişkâti’n-nübüvve) geliyor olup nazarî hakikatin çok üstünde olan ‘zevk’e dayalı bir manevî tecrübenin sonucuydu. Eğer nihâî amaç nübüvvetin hakikatine tam bir kesinlik duygusu içinde ermek ise -ki Gazzâlînin asıl aradığı buydu- bu ancak ‘zevk yöntemi’yle mümkündü. (…)” (İlhan Kutluer, Felsefî Gök Kubbemiz, İz Yayıncılık: 2017, s.105)
No Comments