Halifenin Rüyaları / İslâm Kültüründe Rüya ve Tabiri

 

Annemarie Schimmel‘in bu kitabının (Mütercim: Tûba Erkmen, SUFİ KİTAP 1.baskı 2005 Kabalcı, 2. baskı Ocak 2023, İstanbul) bazı yerlerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

“İnsanlar uyur, ölünce uyanırlar.” Yukarıdaki deyişi yedi yaşımdayken bir masalda okumuştum; Hz. Muhammed’e atfedildiğini öğrenişim ancak on yıl sonra oldu. Bu söz beni derinden etkilemişti. Yaşam gerçekten, Doğu’daki ve Batı’daki onca şairin söylediği gibi, bir rüya mıydı? Uyanış nasıl bir şey olacaktı? Rüyaları büyüleyici buluyordum, benim için çok gerçektiler, annemin rüyaları da sık sık çıkardı; hâliyle kahvaltıda rüyalarımızdan bahsetmeyi seviyorduk.

Türkiye’de yaşadığım ve öğretim görevlisi olduğum yıllarda, Türk arkadaşlarımdan rüyalarla ilgili pek çok şey öğrendim. Tasavvufun, İslâmın mistik boyutlarının derinliklerine indiğimde de rüyaların önemini kavradım; insanın yakın dostlarıyla iletişim kurmasını sağlayabildiklerini gördüm.

Sonra, 1995 yazında Eranos Derneği Ascona’daki sempozyumu için konu olarak “Rüyaların Gerçekliği”ni seçince, sunduğum bildiride Arap, İran, Türk ve Hint-Müslüman kaynaklarında bulduğum örneklerden ve kendi yaşadığım deneyimlerden bazılarını derlemeye çalıştım. Bu kitap, söz konusu bildirinin genişletilmesi sonucunda ortaya çıktı; ancak bu konuda tek bir şey söyleyebilirim: Böyle bir işe kalkışmak okyanusu fincanla boşaltmaya benziyor. (…)

Aşağıda okuyacağınız bölümlerde, rüya hayatının farklı alanlarından, bana önemli görünen bazı örnekler sunulmakta; bunların herbiri için çok sayıda koşut (paralel) örnek vardır. Her şarkiyatçı (Arap-Fars filologu) zorlanmaksızın bunlara kendi bilimsel alanından birçok örnekler ekleyebilecektir. (…) Yaptığım çevirilerde, alıntılamalarımın orijinal havalarını mümkün olduğunca korumaya çalıştım.

Kitapta, yüzlerce örnek için yapılan yorumları eksiksiz denecek bir biçimde sıralayarak bir tür rüyalar ansiklopedisi ortaya çıkarmak amaçlanmadı; rüya tabircisinin (muabbir) hünerine güvenmek gerekiyor. (…) Ancak ben yine de sunulan örneklerin, başka çalışmalar için heves uyandırmasını umuyorum.

Birçok örnekte, başka kültürlerdeki rüyalarla şaşırtıcı benzerlikler göze çarpıyor; öyleyse acaba, birçok farklı halkın rüyalarında kendini gösteren ortak bir bilinçdışı mı var? Ayrıca rüyaları tabir etme biçimleri de çok kereler birbirinin aynısı. (…) Rüyaların bilimsel olarak incelenmesi, uçsuz bucaksız gibi görünen bir alan. (…) Üstelik kitap ve araştırmaların sayısı sürekli artıyor. (…) Ama ben psikolog ya da psikoterapist olmadığım için sunulan rüyaların bir yorumunu yapmaya kalkışmadım; ancak yine de konunun uzmanlarının burada bazı ilginç şeyler bulacaklarını düşünüyorum. Bu arada bir kadın psikoterapist arkadaşımın anlattığına göre, Almanya’da yaşayan ve tedavi etmiş olduğu Faslı bir hanım, rüyalarını önce kendi vatandaşı bir kadın yorumcuya anlatıyormuş ve onun yorumlarından çıkan sonuçlar, psikoterapist arkadaşımınkilerle büyük ölçüde örtüşüyormuş…

(…) Akla gelebilecek her turlu tarihsel kaynakta rüyalara rastlanmaktadır ve bunlardan bazıları edebî eserlerde hep yeni versiyonlarıyla karşımıza çıkarlar. Kaynak olarak gösterdiklerim genellikle bir anlatıya ilk kez rastladığım eserlerdir. (…)

Rüyaları ararken çok yardım gördüm. Ne zaman Müslüman arkadaşlarıma bu tasarımdan söz ettiysem, hep kendi ilginç tecrübelerini bana sundular; bu deneyimler büyük ölçüde geleneksel kaynaklardaki kalıplara uyuyordu. Tüm bu arkadaşlarıma teşekkür bir borç bilirim.

Bana işlenecek malzeme, kitaplar ve fotokopiler gönderen ya da ilginç metinlere dikkatimi çeken çok sayıdaki arkadaşıma da minnettarım. (Burada özellikle anmak istedikleri isimlere ve çalıştıkları kurumlara yer veriyor. Birkaç örnek: Dr. Ali S. Asabi (Harvard Üniversitesi); mühendis Turhan Berke (Laatzen); Prof. Dr. William Chittick ve Prof. Sachiko Murat’a (Stony Brook/ Long Island); Dr. Heideh Ghomi (Tahran); Dr. Alma Girse (Arlington/Massachusetts); Dr. Mehmet Önder ve arkadaşları (Ankara); Dr. Wiebke Walther (Tübingen); vd.

Bu kişilerin hepsine ve adlarını sayamadığım daha birçok kişiye ugurlu rüyalar diliyorum! A. S. Bonn, 20 Eylül 1997

“Yeni rüyalar görmek insanın hakkıdır; dünyada hiçbir güç onu bu haktan mahrum edemez. Belki de bu, insanın ve insanlığın geleceğinin garantisidir.” Serdar Cefri (Hint şairi) 1965’te, Ve Birkaç Rüya Daha isimli Urdu şiirleri derlemesinin önsözünde böyle yazıyordu. Burada onun rüya ile kastettiği şey, hem insanın geleceğe yönelik olarak tasavvur ettiği hayallerdir hem de kendisine gizemli bir biçimde sunulan şeyler olarak gördüğü rüyalardır. Zira Roger Caillois, tüm kültürlerden çok sayıda rüya örneği içeren The Dream and Human Society adlı güzel eserinde şunları yazar: “Rüya, bir nedene bağlanamayanın ve keşfedilmemiş olanın karanlığında, gizemli kaynağı sayesinde doğaüstü otoriteye sahip olan hukmedici bir vizyona dönüşür. Rüyadan gelen Tanrısal ilham iki katmanlıdır; çünkü gerçeği önceden söyleyip belirler. Rüyalar, gerçeği, meydana gelmesi gereken şekliyle kesinleştirirler. “Gelecek, bilinmeyen, her an değişebilen, belirsiz bir şeydir; ama bir kez rüyada görüldü mü, değiştirilemez hale gelir.” (dipnot: E. von Gustave Grunebaum ve Roger Caillois, The Dream and Human Societies, s.21. Sık sık işaret edilen bir başka güzel derleme ise şu eserdir: A.M. Esnoul, P. Garell ve diğ., Les Songes et leur interpretation, Paris 1959.

Birkaç satır da Kur’ândaki Rüyalar Ve Peygamberin Rüyaları başlığı altındaki bölümden (s.22) alıntılar:

Hz. Muhammed (s.a.v.), her gün sabah namazından sonra, sahabesine aralarından kimlerin rüya gördüğünü sorar, sonra bu rüyaları yorumlamış. Bu sayede rüya ve rüya tabiri İslâmda onay görmekle kalmamıştır; hâlâ da Müslümanların yaşamında son derece önemli rol oynamaktadır. (dipnot: Ahmed von Denffer, “Traum und Traumdeutung im İslâm. Emine Betrachtung auf der Grundlage von Hinweisen auf Koran und Sunna,” Al-Islam, 1995-1996 tarihli sayılarda yer alan klasik yorumlar dizisi.

“Allah sana onları uykumda az gösteriyordu. Eğer sana onları çok gösterseydi çekinirdin ve (savaş) işinde çekişirdiniz.” (8/43) Demek oluyor ki, Hz.Muhammed (sav) rakiplerinin sayısını bilmiş olsaydı, herhalde müminler savaşmakta terddüt ederdi. Bu nedenle -sonraki rüya kitaplarına göre- rüyada Peygamberi yanında az sayıda askerle görmek iyiye yorulur.”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked