Osmanlı Ve Cumhuriyet Arasında Bir Hoca
Merhûm M. Orhan Okay‘ın Dergâh Yayınlarından çıkmış SİLİK FOTOĞRAFLAR PORTRELER kitabının OSMANLI VE CUMHURİYET ARASINDA BİR HOCA başlıklı bölümünün birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Nüfustaki kaydı: Mahmud Celâleddin Ökten. Bu isimlerden hiçbiri onu tanıyanlara bir şey hatırlatmaz. Benden önceki nesil, benim neslim ve benden sonrakiler onu hep Celâl Hoca diye bildiler.
Birgün birkaç öğrenci gelip bir mesele için ona baş vururlarken “Bizi Nurettin Topçu gönderdi” demişler. “Ne dedi?” diye sormuş. “Bunu Celâl Bey’e sorun, o bilir, dedi.” demişler. O zaman Celâl Hoca “Doğru söylemiyorsunuz” demiş. Nurettin bana Celâl Bey demez, Celâl Hoca der.” Bu fıkrayı başka ağızlardan ufak tefek varyantlarla birkaç defa dinledim. Ama kıssadan hisse hep aynıydı: Celâl Bey yok, Celâl Hoca var. Halbuki o hem medresede okuduğu için Celâleddin Efendi idi, hem Darülfünûn’da ve Darülmuallimîn’de okuduğu için Celâl Bey’di. (…) Ama bütün bu herkese uygun unvanlar yerine galiba kendisi de Celâl Hoca olmaktan daha çok hazzederdi. (…) Tevfik İleri’nin kararı Diyanet’i de, Talim-Terbiye’yi de aşarak işi kestirdi. Celâl Hoca’nın programına göre yedi yıllık imam-hatip okullarının açılması kararı çıktı. (…) Fakültedeki ilk yılımın tatilindeydim. Bu hizmet çorbasında bir tutam tuzumun olmasını bana lutfeden hocama minnet borcum vardır. (…) Yetmiş yaşında kaç insan bu hasbî gayreti gösterebilir? (…) Celâl Hoca yakın devir eğitim tarihimize imam-hatip okullarını ihya eden bir şahsiyet olarak geçecektir. Bu hükmüm tahminden çok ümit ve temennidir. (…)”
No Comments