Hakk’ın mutlak varlığının beş mertebesi
Birincisi: Ahadiyyet Zâtı ve lâ-taayyün mertebesi. Bu mertebede Hakk’ın hiçbir sıfat ve isim ile nitelenmesi ve adlanması mümkün değildir. Zira nisbetlerin ve izâfetlerin tümünden ganîdir (doygundur). Ve bu nisbetler ve izâfetlerin cümlesi ahadiyyet zâtında mahv olmuş ve tuketilmiştir. Ve “mutlak varlık” ta’biri sırf bu mertebeye işâret için konulmuş bir terimdir.
İkinci mertebe: Sıfatlar ve isimler mertebesidir ki, Hakk’ın mutlak varlığı zâtî işleri (fiilleri) olan sıfatları ve isimleri hasebiyle, ilmen belirmiş ve tecellî etmiş olur. Ve ilmî mertebede peydâ olan bu isimlerle ilgili sûretlere “a’yân-sâbite” derler ki, bunlar mümkünlerin ilâhî ilimde sâbit hakikatleridir. Ve sâbit hakikatler hariçte mevcut olmadıklarından mec’ûl (kılınmış), yani muhdes (sonradan olan) değildirler. Zîrâ kılınmışlık hâriçte mevcut olmakla ilgilidir. Ve ahadiyyet denizinde tükenme sûretiyle birleşmiş olan isimler, bu mertebede birbirinden seçkin olurlar.
Üçüncüsü: Ruhlar mertebesidir ki, Hakk’ın mutlak varlığı, sâbit hakikatler hasebiyle bu mertebede akıllar ve soyut nefisler olarak görünür olur. Dördüncüsü: Mutlak misâldir ki, bu mertebede, kezâ Hakk’ın mutlak varlığı sâbit hakikatler hasebiyle, şehadet mertebesinde görünür olacak olan mevcutların misâlî sûretleriyle belirmiş ve tecellî etmiş olur. Ve bu sûretler âyînede basılı olan hayâl gibi latîf olup, cezalandırma ve paralama mevcut değildir.
Beşincisi: His ve şehâdet mertebesidir ki, bu mertebede de yine Hakk’ın mutlak varlığı, kezâ sâbit hakikatler hasebiyle kesîf sûretlerde görünür olur. Ve bu sûretler kâbil-i cezalandırma ve paralamadır. İşte bu mertebelerin hepsi, bir sonsuz varlığın tenezzülleri (inmeleri) ve tecellîleridir (görünmeleri / belirmeleridir).
Bu zikr olunan mertebelerin neticesi, kâmil insan olup, mertebelerin tümünü toplayıcıdır. Dolayısıyla kâmil insan mertebesi Hakk’ın mutlak varlığının altıncı tenezzül (inme) ve tecellî (görünme) mertebesi olmuş olur. ” (Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi- III, İFAV Hazırlayanlar: Prof.Dr. Mustafa Tahralı- Dr.Selçuk Eraydın, Altıncı Baskı, s. 71-72)
No Comments