“Kişinin kalbi malının bulunduğu yerdedir.”(Hz.İsa)
Fütûhât-ı Mekkiyye (Yazarı: Muhyiddin İbn Arabî, 10. Cild, Çeviri: Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık, 2008). İKİ YÜZ SEKSEN BİRİNCİ BÖLÜM’den alıntılar:
İkindi namazının yok bir benzeri / Çünkü sevgiliyle tam bir kavuşmadır o
Devri olan bir işin ortası o. Garip bir iş üzerinde gerçekleşendir o
Devrin gördüğün bir ortası yoktur. Akllının bilgisinde iki ucu da yok
Onda durum nasıl, canım sana feda olsun! Kul garip bir bilgiye tahsis edilmiş
FÜTÛHÂT-MEKKİYYE (Müellifi: Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli; Litera Yayıncılık, 2008) cilt 10’dan, İki Yüz Seksen Birinci Bölüm’den yapacağım alıntılamalar (ilk alıntı da bu bölümün metninde ikinci cümle olup bu yazının başlığını teşkil etmekte) bu yazıyı oluşturacak.
Başlığı alıntı olarak teşkil eden cümleyi şu cümle izlemekte: “Mallarınız gökte olsun ki, kalbiniz de gökte olsun.” Bunun anlamı, sadaka verin demektir.Bu âdilin bilgisi buraya ulaşmıştı. Kendisine cevamiü’l-kelim verilmiş olan Hz. Peygamber ise şöyle buyurmuştur: “Sadaka Rahman’ın eline düşer ve böylelikle Rahmân onu çoğaltır. Kulun kalbi malının bulunduğu yerdedir.” Onun yeri Rahman’ın elidir. Peki Rahman’ın eli göğsün neresindedir? İki âdil insan (Hz.İsa ve H.Peygamber), malın insan kalbinde üstün bir yerinin olduğunda hemfikirdir. Eş ve çocuk gibi ailenin konumu ise, akıllı insanların bildiği gibi, (kalbin daha içi olan) fuad’a kök salmıştır. Bu bağlamda hanıma gelirsek, Allah onunla eşi arasında sevgi, merhamet ve kadına karşı dinginlik yerleştirmiştir. Dinginlik büyükler için talep edilen bir niteliktir ve itminan demektir. Hz.İbrahim şöyle der: “Evet, fakat kalbim mutmain olsun diye.” (el-Bakara 2/260) Başka bir ifadeyle kalbim, ölülerin kendisiyle hayat bulduğu tarzda itminan kazanır ve benim için o tarz belirginleşir. Çünkü (yeniden yaratmanın) pek çok tarzı vardır. Böylece Hz.İbrahim, kendisine hayretin ve karıştırmanın girmeyeceği şekilde onda, yani yeniden yaratmanın niteliği hakkında dinginlik bulmuştur. İkindi namazını kaçıran kimseye Hz. Peygamber’in neyi bitiştirdiğine bakınız! Bunun nedeni, ikindi namazının dışındaki dört namazın başlangıçlarının sınırlı olmasıdır. İkindi namazı ise, kesinliği olmaksızın sınıra yaklaşmış olsa bile, sınırlı değildir. İkindi namazında, diğer namazlarda olan sınırlar gelmemiştir. Böylelikle ikindi namazı, kesin sınırlardan uzak kalmış, Hz.Peygamber onun vaktini güneşin açık bir beyazlıkla yükselmesi olarak belirlemiştir. Dolayısıyla Hz. Peygamber, sınırını tam belirlemeyerek, ikindi namazının değerini yüceltmiştir. (…)”
No Comments