“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, ona yaklaşmaya vesile arayın ve onun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.”(Kur’an-ı Kerîm, 5/35)

 

NİYÂZÎ-İ MISRΑnin (d. 12 Rebîülevvel/9 Mart 1027/1618, Malatya – v. 1105/1694, Limni) Mevâidü’l-irfân ( İrfan Sofraları) isimli eserinden ( fikriyat, Çeviren: Soner Eraslan, Birinci Baskı: Aralık, 2023)

“Hamd, insanı türlü ihsanlarla nimetlendiren,bütün insanları ve cinleri Kur’an’ın sofrasına davet eden Allah’adır. Rahman tarafından (bu) sofraya davet edilenlerin Efendisine; gönüllerine inen irfan sofralarına muntazam bir şekilde yönelen O’nun âline ve ashabına salât ve selâm olsun.”

“Ey Rabbimiz! Bize gökten öyle bir sofra indir ki ilk gelenimizden son gelenimize kadar bizler için bir bayram ziyafeti ve senden bir işaret olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın!” (5/114) buruğuyla sofranın inmesini istiyordu. Derken Fakirlik tamamlandığında işte o Allah’tır. (dipnot 2: Şâh-ı Nakşibendî’ye bu sözün anlamı sorulunca şöyle cevap vermiştir: Bu fenâ hâline işaret etmektedir. Sen olmadığında yalnızca Allah vardır. Fenâya erdiğinde de sadece Allah baki kalır“) (…)

Fakirliğin kemali, varlığın Allah’tan başkasından büsbütün çekilip çıkarılmasıdır. Varlık gidince Hak apaçık ortaya çıkar ve daha sonra aslâ yok olmaz. Eğer zâhiren ve bâtınen varlık Allah Teâlâ’nın ise o halde O’nu bilen, O’na bakan ve O’nu müşâhede eden kimdir? diye soracak olursan şöyle derim: Varlık birdir fakat mertebeleri çoktur. Bu mertebede muhiblik (dostluk), diğerinde mahbûbluk (sevilmişlik) vardır. Bir başkasında gül, diğerinde bülbül vardır. Fütûhât-ı Mekkiyye’de bir beyit vardır: Rabb haktır ve kul da haktır Keşke mükellefin kim olduğunu bilebilsem! ‘Kuldur’ dersen o ölüdür, ‘Rabb’dir dersen O nasıl mükellef olabilir ki! (dipnot 4: Muhyiddin Muhammed b.Ali İbnü’l-Arabî, el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye, thk. Osman Yahya (Kahire: el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-Âmme li’l-Kitâb,1985),1:42;Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b.Ali İbnü’l-Arabî, çev. Ekrem Demirli, Fütûhât-ı Mekkiyye (İstanbul: Litera Yayıncılık, 2006),1: 16.)

Buradan Fakirlik iki dünyada yüz karalığıdır.sözünün manâsı ortaya çıkıyor. (Bu sözdeki yüz) karalığı yokluk olarak tabir edilir. Yani dünya ve ahiret esas itibariyle yokluktur. Onların herhangi bir varlığı yoktur. Zira Varlık, hakikatte sadece Allah’a ait iken dünya ve âhiret için mecâzen kullanılır. Hz.Peygamber’in Nefsini bilen Rabbini bilir hadisi bu anlama gelir. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked