“Müphemliğin Şiddeti”

 

Ahmet Aytep‘in 2 aylık düşünce dergisi olan Teklif‘te (Mayıs 2023 / Sayı 9) çıkan yazısının (s.190-194) başlığı alıntı olarak bu yazının da başlığı. Yapacağım bazı alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız / bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya / aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı (…) Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız Başkalarının düşünceleriyle değil.” — İsmet Özel, Sebeb-i Telif

Cemil Meriç, Türk aydınının doğuya olan husumetine rağmen zaman zaman vakitsizce gelen doğu iştiyakını şu şekilde izah eder: Şark düşmanı intelijansiyamızın, Şarklı bir hakîme karşı beslediği bu derin muhabbeti nasıl izah edeceğiz? Avrupa’ya olan sadakatiyle. Zira, şairlerimizin terennüm ettiği bu Zerdüşt, Avrupalı bir Zerdüşt’tür. (dipnot: Bauer, Müphemlik kültürü ve İslâm, s. 150.) Tanzimat sonrası Türk aydını uzun bir süre dünyaya Batı dolayımıyla baktı. Batı’nın ilgileri, ürettiği bilgi ve söylemler daha genelde İslâm dünyasının gündemini keskin şekilde belirledi. Artık Batı dolayımını aşma çabaları kendini güçlü şekilde gösterse de bu durum henüz yaygınlık kazanmış değil. (…) 2011’de Almanca yayınlanan eser, 2019 yılında Türkçe’ye tercümesinin ardından Türkiye’de -bazı eleştiriler hariç (dipnot: AlperenGençosmanoğlu (İnsan ve Toplum, 10/3 (2020), 190-216) ve Mehmet Fatih Birgül’ün makaleleri (Şiraze,4(2021),46-50) bu bağlamda zikredilebilir.) –farklı kesimlerce Hüsnü kabul gördü. Öyle ki Bauer’in kendilerine sert tenkitler yönelttiğinin bilerek ya da bilmeyerek farkında olmayan tarihselci ya da modernist çevreler bile -kendi marjinal konumlarına müphemlik çatısı altında yer açmak arzusuyla olsa gerek -eseri takdir etmekten geri durmadılar. (dipnot: Bk. Mehmet Fatih Birgül, “Müphemlik Kültürü ve İslam ya da İslam’ın post-modernleştirilmesi”, s.50.)

Bauer’in hedef tahtasına koyduğu müphemlik düşmanlığı, modernizm ve klasik oryantalizmle, kutsadığı müphemlik sevgisiyse post modernizm ve yeni oryantalizmle yakından ilişkili görünmektedir.

“Fıkhî konularda hiçbir âlim yanılmazlık iddiasında bulunmayacağına göre belirli bir çözüm yoktur; bütün soruların her seferinde yeniden sorulup yanıtlanması gerekir.” (dipnot: Bauer, Müphemlik Kültürü ve İslam, s.120)

“(…) Bauer, fıkıh geleneğinden doyurucu dayanaklar bulamayınca fıkhın klasik çağda taşıdığı önemin günümüzde fazlasıyla abartıldığını ve İslam dünyasındaki cinsellik söyleminin en önemli unsuru olmadığını belirterek ‘seküler’ olarak nitelediği edebiyat geleneğindeki mücûn, gazel gibi olgulara yönelmekte ve buralardaki cinsellik içeren unsurları öne çıkarmaktadır.(dipnot: Bauer, Müphemlik Kültürü ve İslam, s. 266-278) (…) İslâm dünyasının kendi ilgilerini özgüvenle ve özgürce belirlediği zemin ise her hâlükârda ideal olarak orada durmakta.”

“Bauer’in geleneksel İslam’daki anlam, yorum ve değerlerin çeşitliliğini öne çıkarmak için müphemlik olgusuna yaptığı vurgular, vakıadan uzaklaşıp radikalleştikçe bir müphemlik şiddetine dönüşme riski barındırmaktadır.”

“Kevin Reinhart, ShahabAhmad, Wael Hallaq, Frank Griffel ve nihayetinde Bauer özelinde Batı bir daha kendini muhasebe edip yeni ilgi alanları tesis ederken, İslâm dünyasının ilagileri de bu isimlerin ilgileri doğrultusunda şekilleniyor. Yine de Batı’nın dikkat kesildiği ufka yönelmek aynı Batı’nın ürettiği bilgi ve söylemleri paket halinde devralmaktan daha müspet bir durumdur. (…) Bu noktada can alıcı soru, Bauer’in yöneldiği ufka yönelip yönelmemekten ziyade onun gibi yönelip yönelmemekte kendini gösteriyor. İslâm dünyasının kendi ilgilerini özgüvenle ve özgürce belirlediği zemin ise her halükârda ideal olarak orada durmakta.”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked