Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin “FÎHİ MÂ FÎH” isimli eserinden alıntılar
Tercümesi Ahmed Avni Konuk’a ait olup merhûm Dr. Selçuk Eraydın tarafından hazırlanmış ve İZ Yayıncılık’tan 2009’da 8. Baskısı yapılmış eserin birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Dünya malı bazan gelir, bazan gider. Dünya malı insana teveccüh ettiği (yöneldiği) zaman onu sevindirir; gitmesi de üzer. Gelip-gidene değil de bu med ve cezrin Rabb’ine yönelen kimse kâr-zarar peşinde koşmaktan kurtulur. Nitekim bir âyet-i kerîmede: “Böylece elinizden çıkana üzülmeyiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle sevinip şımarmayınız. Çünkü Allah kendini beğenip böbürlenenleri sevmez.” buyrulur.”(Hadîd, 57/23)
“İki rekat namaz dünya ve mâfîhâdan hayırlıdır.” Bu söz herkese göre değildir. Bu o kimseye göredir ki, eğer onun iki rekat namazı fevt olursa (kayb olursa), bu kayıp ona dünyâ üstünden ve dünya ve mâfîhânın (içindekilerin) fevtinden (kaybından) daha müşkil gele.”
“İmdi (şu halde) Hak nûrundan yanmağa sabr etmeyen ve ictihâd göstermeyen (gücü yettiği kadar çalışmayan) adam, adam değildir. İdrâk olunan her şey Hak değildir. Âdem odur ki, ictihâddan hâlî (boş) kalmayıp, bî-ârâm (durup dinlenmeyen) ve bî-karâr (kararsız) olarak Hakk’ın Celâl nûrunun etrâfını devr eyliye. Ve Hak odur ki, âdemi yakıp yok ede ve hiçbir akıl onu idrâk edemiye.”
“Hani o hayâlsiz olan yakîn? Hak Teâlâ cevâben buyurur ki: “Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dostlar edinmeyin!..” (Mümtehine, 60/1) Yani sizin ve bizim düşmanımızdır dediğim bu adûyu (düşmanı) daima zindan içinde mücâhedede tutunuz. Zira o zindan ve belâ ve renc (skıntı, eziyet) içinde bulundukça, ihlâsınız zâhir (görünür) olur ve kuvvet kazanır. Diş ağrısından, baş ağrısından ve ten korkusundan kendinde ihlâsın zuhurunu bin kere tecrübe ettin. Niçin tenin rahatı kaydında oldun ve onu tîmâr (bakım) ile iştigal eyledin? Ser-rişteyi (ipucunu) unutmayın ve ebedî murâda vusûl ve karanlık zindandan halâs için, daima nefsi murâdsız tutun. Zîrâ “Mevkıf-i itâbda Rabbinin katında hâzır olacağını bilip, ondan korkarak, nefsini hevâ ve şehvetlerinden nehy eden kimsenin menzil ve karargâhı cennettir.”
No Comments