“Osmanlı arşivi” üzerine değerli bir yazıdan alıntılar

 

M. Şükrü Hanioğlu‘nun “Yeniden yapılanırken mevcudu muhafaza: Osmanlı arşivi” başlıklı yazısından bazı satırlar:

(…) 1985’te düzenlenen ve bu satırların yazarının da tebliğ sunarak katıldığı Osmanlı Arşivleri Sempozyumu, arşivciliğimiz ve tarihçiliğimiz açısından dönüm noktasını oluşturmuştur. Dönemin başbakanı merhum Turgut Özal ve bilhassa da başbakanlık müsteşarı merhum Hasan Celâl Güzel’in konuya gösterdiği alâka, 600 arşiv uzmanı kadrosu açılması ile başlatılan devâsâ bir tasnif projesinin hayata geçirilmesini sağlamıştır.
Türkiye kısa sürede “üç kıtaya yayılmış bir imparatorluk”un arşivini bir “ulus-devlet”in imkânlarıyla tasnif etmek zorluğundaki projeyi gerçekleştirmiş, “koruma amaçlı yasaklar”ı kaldırmış ve dünya kültür mirasına önemli bir katkıda bulunmuştur. (…)
Kırk seneyi aşkın süre önce çalışmaya başladığım Osmanlı Arşivi ile günümüzdeki kurum arasındaki fark inanılmaz boyuttadır. 1970’li yıllarda imrenerek çalıştığımız yabancı arşivlerden çok daha düzenli ve araştırmacıya hizmet önceliklisi günümüzde İstanbul’da bulunmaktadır. Bu, Türkiye’nin iftihar etmesi gereken bir başarıdır. (…) Osmanlı çalışmaları son otuz yıl içinde büyük bir ivme kazanmış, küresel tarih yazımı ile eklemleşmiş ve kuramsal tartışmalarda örnek olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bunda kitaplarında hizmete sunulan belgeleri değerlendiren akademisyenler kadar kısa sürede milyonlarca vesikayı kullanıma hazırlayan arşiv görevlilerinin de payı bulunmaktadır.
(…) Osmanlı arşivi yeniden düzenlenirken, Türkiye’nin dünya kültür mirasına katkı konusunda önde gelen başarılarından birisini gerçekleştirmesini mümkün kılanların korunma ve ödüllendirilmesi gerekmektedir. Aksine hareketin, uzun sürede oluşmuş bir “birikim”in ve “toplumsal sermaye”nin heba edilmesi anlamına geleceği şüphesizdir.
Bunun yanı sıra, düzenleme gerçekleştirilirken “Osmanlı” isminin kaldırılması da sahiplenilen mirasın niteliği konusunda tartışmalar doğurabilecektir. Milyonlarca vesikaya ev sahipliği yapan bu kurum sadece Türkiye’nin değil Budapeşte’den Basra’ya, Kuzey Afrika’dan Kafkasya’ya ulaşan bir coğrafyanın arşivi olup, tek bir “devlet”in değil, “çok uluslu bir yapı”nın yazılı hafızasıdır. Bu nedenle adındaki “Osmanlı” kelimesinin korunması, mülga “Başbakanlık” yerine “Cumhurbaşkanlığı”nın ikamesiyle yetinilmesi anlamlı olacaktır.
(…)
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2018/08/26/yeniden-yapilanirken-mevcudu-muhafaza-osmanli-arsivi

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked