Siyasetteki nitelik ve kişilik (şahsiyet) artı ve eksi olarak seçime yansımıştır
Siyaseti kolay bir alan sayanların ve siyasetçiliğe atılırken nitelik gözetmeyenlerin yaygın olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Onun için de seçim sonuçları sanıyorum hemen her seçim sonunda şaşırtıcı oluyor genellikle. Halkımızın siyasetçilerden ve siyasî partilerden beklentileri, onların nitelikçe seviyeli olmaları değildir elbette. Bir Partiye bağlılık ve onun seçimlerde başarılı olmasıdır beklenti. Seçimlerde başarılı olmak siyasetçilerin halk katında değerli sayılmaları için yeterli gözüküyor. Seçmen konumunda olanlar siyasetçide nitelik aramadıkları, beklentileri nitelik olmadığı için, seçim başarıları kıstas oluyor genelde. Kim(ler) seçim çevrelerinde seçim sonuçları bakımından başarılı ya da başarısız görülüyorsa belirleyici etken bu oluyor.
Böylece seçim sonuçları kimilerini sevindiriyor, kimileri için de hüsran oluyor. Başarı ve başarısızlık seçmen kitlelerinde de, siyasal partilerde de belirtmeye ve vurgulamaya çalıştığım anlamda değerlendirilmiyor. Duygusallık egemen oluyor. Elbette bundan ibaret değil; oy verdikleri Parti’nin sorumlularını ve yükümlülerini suçlama; iyi çalışmadıklarını, başka partilerin daha iyi yönetildiklerini, bundan dolayı başarılı olduklarını düşünerek böylesi bir tavır yansıtma durumları da oluyor.
Tabii ki siyasetçide beklenen bir nitelik de kişiliktir (şahsiyet); aranması ve beklenmesi gereken bir husus. Seçmenlerin en azından bir bölümü bu niteliği siyasetçide görmek ister. Ne ki, şöyle denilebilir: Şimdi seçim sonuçları belli oldu. Kazananlar arasında kişilik veya şahsiyet özelliği belirgin olan kaç kişi vardır? sorusu zihinleri meşgul edebilir. Haklıdırlar, bu soruyu bahis konusu yapacaklar. Ben böylesi meziyetleri olanların kazanması ihtimaline vurgu yaparım ama illa böyle kimseler kazanır diyemem. Nitekim bence, kişilik veya şahsiyetçe zaafı olanlardan da kazananlar vardır ama kuramsal olarak kişilik ve şahsiyet, seçim başarısı için önemli bir avantajdır. Ne ki, halk arasında uyanık, açıkgöz denilen kimselerin seçilme şanslarının fazla olduğu kanaati de vardır ki, haksız da değillerdir.
Velhâsıl, siyasette kişilik veya şahsiyet’in, ahlâk’ın, onur’un önemli olduğu âşikârdır. Bu meziyete sahip siyasetçilerimizin olduğu muhakkaktır. Bu yazıyı yazarken televizyonda Tokat Belediye Başkanı olarak seçimi kazanan ve bir dönemde Tokat Vâlisi olarak görev yapmış olan merhûm Recep Yazıcıoğlu’nun oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun konuşmasına da kulak veriyordum. Çok duygulandım.
Siyasetçilerimizin kültür, sanat, edebiyat, felsefe gibi yönlerden genel olarak yoksun oldukları kanısındayım. Bu da onlar için büyük bir eksikliktir elbette. Mesela bu seçimden birinci parti olarak çıkan CHP’nin üst yönetiminde, günümüzde, merhum Bülent Ecevit gibi edebiyat, şiir yanı güçlü olan biri var mıdır? Keza diğer belli başlı partilerde, özellikle üst yönetimlerinde kültür, sanat, edebiyat, şiir tarafları dikkat çeken kimseler olduğu hiç duyuldu mu? Sanat, kültür, edebiyat bir tarafa, siyasetçi yönü ile tebârüz eden kaç siyâsetçimiz vardır? Siyasal partilerimiz bu yönlerden acınacak durumdadırlar. Bugünkü siyasî partilerimiz geçmiştekilere göre nitelikli siyasetçiler yönünden fakir denilebilecek durumdalar.
No Comments